PKK terör örgütünün kendini fesh ve silahları bırakma mevzusu hakikaten çok önemli bir durum!
Bu yapı ile mücadeleye tahsis edilen imkanlar, artık devletin başka mevzuları için kullanılacak ve terörsüz bir Türkiye daha sağlam bir şekilde geleceğe adımlayacak.
Emeği geçenlere teşekkürler!
*
Terör örgütü 23 yıl önce de silah bırakma kararı almıştı, yeni kararlarını uygulamazlarsa Devletim tereddütsüz hem içeride, hem dışarıda gereğini en ivedi şekilde yapmaya muktedir!
*
Tüm mekanizmasını karizmatik lider üzerine kuran her idari yapı bir yerinden pırt yapmaya mahkumdur.
Sistem odur ki, kişi ile kaim değildir. Nitekim lider dediğimiz son son insandır ve insanın başına, yaşarken envai çeşit iş gelebilir, dahası insan ölebilir.
İlke bazlı yönetim sistematiğinde her yönetici işini yapar ve birinin başına bir iş geldiğinde, düzen yıkılmaz, o kişinin işini belirlenmiş ilkelerle, bir başkası yapar.
*
Hawking "yapay zeka" tehlikesine işaret etmişti ölmeden önce.
Bekliyorum, bulunduğunu biliyorum da bakalım ne zaman piyasaya çıkaracaklar. O yapay zekadan daha ilginç bir keşif var aslında.
"Beyin ile koordine olabilen harici bilgi depocukları"
Yani takıyorsun çhipi, tıp bilimine dair ne varsa anında sende...
Hukuk, felsefe, bilumum mühendislik.
1990 yılında Ankara Gima'nın yabancı müdürü şunu söylemiş bir arkadaşıma: "İnsanların el derisi altına takılı çhipler geliştirildi. Alışverişte para kullanılmayacak. Alacağını alacaksın, çıkarken sistem senin maaşından aldığının tutarını otomatik düşecek. Sisteme kayıtlı değilsen, gelirinden fazla tüketimin var ise problemin var demektir."
Bu koordinasyon piyasaya çıktığında okumak bitecek, öğretim de...
Peki ne olacak bu kadar bacasız endüstrinin akıbeti?
İşte bundan dolayı geciktirdikçe geciktiriyorlar nice buluşu kocaman kocaman toplum mühendiscikleri...
Bu virüsler falan da hep nüfus azaltma projesi gibi.
Akıbetiniz hayr ola.
*
Nice 80 yaşlarında insanlar tanıdım, hala yat alıp kat satıyorlar. Bellerini doğrultamıyorlar; lakin, döviz büfesinin ışıklı tabelasında doların kaç para olduğunu görebilmek için başlarını doğrultabiliyorlar.
Bu cemiyette öyle variyet sahipleri vardır ki, en yakın akrabası, dostu, akranı, komşusu borç batağının içindedir, fakirdir, muhtaçtır da, onlara karşı "oh olsun" edasındadır ve sosyal yapıdaki konum, mevki ve itibarına Allah rızası sosu bulayarak, nice görkemli faaliyete de ihtişamlı destekler vermektedirler.
Ey okuyucu, en çok dinden bahsedenler de işte onlardır.