Aybüke Kuzumuzu ve onun gibi nice canlarımızı hayatlarının baharında şehit edenlere sırtlarını yaslayanlara gerekenin yapılmaması, üstüne af filan düşünülmesi ağrıma gidiyor!
*
Avukatın sağcısı solcusu, dinlisi dinsizi olmaz, hak ve adaletten taraftır avukat. Yaşadığınız devletin, birey olarak size tanıdığı, veya tanımak zorunda olduğu hak ve menfaatları, bir ihlal söz konusu olur ise, sizin adınıza korumak için hukuk mücadelesi verendir avukat.
Avukata bu anlamda saygı, adalete saygı ve saygısızlık adalete saygısızlıktır.
*
Değer yargılarını değere bindirmek
'Güdü değil bu, taş gibi ilke' adına üretip kutsallaştırdığımız her değer yargısı ile eksildiğimizi aynada görebiliyoruz.
Üstelik biz takılsak bile zaman işlemeye devam ediyor.
Dün dünya yuvarlaktır diyene ölümü ağzına alanlar, bugün de göz kapanınca güneşi görmemenin verdiği rahatlıkla inkar edebiliyorlar aydınlığı; lakin
Karanlık ışıktan daha eski bir hakikat olmasına rağmen, ışık karanlığın her zaman ebesine giydiren baskın bir realitedir.
Değer yargıları yaşamı anormalleştirdi.
Özü bu.
Örneğin on yedi yaşındaki kızkardeşini on kere yedi yıl yaşamış on yedinci kadına talip adamın koynuna on yedi bin dolara sokan abi, pek bir namusludur ve o kız kardeş sevdalandıysa köyünün yiğit delikanlısına onu on yedi yerinden bıçaklamamak da namussuzluktur.
*
Yaşanan olaylarda, önce olayı ortaya koymak ve doğru vasıflanmak, çok önemli.
Erciyes sadece Meydan'dan görünenden ibaret değil, Develi tarafından Erciyes'in görünüşünü bilmeyen, Erciyes'i eksik vasıflar ve yanlış kanaat dillendirir.
*
Dert hakikaten hizmet ise;
"Hizmet etmeye talibim" diyeni hizmet etmeye uygun görmeyenlere hizmet etmeye talibin söyleyebileceği tek şey ancak, "tercihinizdir, siz bilirsiniz, sağ olun" olabilir.
"Hizmet etmeye talibim" diyen birini hizmet etmeye uygun görenlere hizmet etmeye uygun görülenin söyleyebileceği tek şey ancak "teşekkür ederim, umarım mahcup olmam" olabilir.
"Zafer kazandık,
Yendik
Tüh! Yenildik"ler ne tarz hesapların mahsulüdür!?
Bu bir soru değil...
Satır ile sadr uyumsuzluğu böyle bir şey işte...
Çünkü nasıl ki "mesele sadece ağaç değil"
Böylece mesele ne hizmet ne de başka bir şey...
Oyun oynuyor koca koca insanlar.
Demokrasi kıraathanesinde...
Kalbini ve beynini istila edenin başka kalp ve beyinleri istila etmesi, olmadı hükmüne boyun eğmesinden başka bir amaç olsaydı, "zafer" kelimesi böylesi bir inanç ve aleniyet ile asla ifade edilemezdi.
*
Çift kişilik taşımak ile sergilemek farklı işler...
Kafanda var olanın hakimiyeti için gayret ederken, aklının reddedip tiksindiği metodu kullanıyor isen;
Çekil aynada uzun uzun kendini izle...
Hatta sadece gözlerine bak; yeterli!
Neye döndüğünü gör ve ya kafanı düzelt; ya da aklını buruştur, çöpe at.
*
Emeli için önceleyip önemsediğini söylediği değerlerin sırtına hoyratça binebilende merhamet, vefa, eminlik, dürüstlük, vicdan, ahlak gibi vasıflar mı bekliyorsun?
Bu ne aptallık!
Doğrusu hiç de geri kalmıyormuş;
Kısmada
Yol vermemede
Ezmede
Daraltmada
Sindirmede
Silikleştirmede
Azaltmada
Baskıda
Kinde
Öfkede
Kodumu oturtmada
Çakarım suratının tam ortasınacılıkta
Yandaşı kayırmada
Bazılarını omuzlamada
Bazılarının tepesine basmalarda
E ne fark kaldı azizim?
E yani mi diyorsunuz, okumamış kabul edin, demeyenler beğensin.
*
Adem Peygamber'den son Peygambere kadar hiç değişmeden gelen bir ilkeler dini olan İslam, insanlığın puk kodudur .
Ne kadar yanlış şifre denense de, sistem kitlendiğinde, yine O’nunla kurtarabilirsin Sistemi.
Tabii ki İslam derken kastedilen sadece ilkelerden ibaret olan İslam, yok öyle insan tarafından uydurulmuş siyasal, kültürel İslamdan bir kurtuluş beklentisi hayali.
*
Ey Yargıçlar!
Hüküm anında, önünüzdeki satır ve ekrandan sadece bir an, gözlerinizi kaydırıp, ruhunuza dikkatinizi yoğunlaştırın ve iç sesinize kulak kabartın.
O, sizi asla yanıltmayacak olanı, tüm dikkatinizi odaklayarak dinleyin.