Orman yangını mevzusunda yangın çıkmadan tedbir hayati önemi haizdir. Termal tarama, gözetleme, giriş sınırlandırılması vs ne gibi önleyici tedbirler varsa, önceliğe bunlar konulmalı!
Olmaz da olursa, yanan orman alanlarına maden arama ruhsatı verilmesi, otel vs izni verilmesi vatana ihanet olur!
Bu arada orman içlerine kadar yayılmış yapılara izin verenler de birinci dereceden sorumlulardır.
Ormanlar yanıyor şu an ve birileri, buradan kaç metrekare imar izni, payıma düşer hesabına çoktan girişti bile ve 1 metrekare, yanan orman arazisinden imar izni verecek olanın tüm mal varlığı müsadere edilmez ve kendisine ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet verilmezse, ülkede orman varlığını unutun diyeyim.
Ülkemde siha kadar önemli bir hava aracı da şarttır. Sutha. Su taşıyan hava aracı!
100 yangın söndürme uçağı almak için kaç makam arabası satmak lazım acaba?
Ormana yakın elektrik nakil hattı halt yemektir mesela!
Orman yakan fetöcü kadar alçak biri de yanan sıgarasını otluk alana atandır!
Bir de aleviler çıktı başımıza!
Kendilerini hazreti Ali radıyallahu anh'a nispet eden Aleviler değil, aleve, ateşe nispet eden aleviler!
Orman yakanlar, kökleri kuruyasıcalar!
Teröristler yani!
Allah onrarı tez zamanda alevle buluştursun. Amin
ABD'de orman yakmaya teşebbüs edenleri polis öldürüyor, bizde bu mümkün mü? O polisi öldürürler bizim gezi zekalılar!
*
Allah rahmet eylesin inşallah
veya
Rabbim kabul etsin inşallah gibi hatalı dua kalıplarını kullanmayınız!
Allah uygun görürse, izin verirse Allah rahmet eylesin anlamıma gelen bir dua cümlesi olabilir mi!?
Ya Allah rahmet eylesin ya da inşallah rahmete nail olur uygundur!
*
Korku ve sevgisini yönlendirdiklerini ilah edinme sürecinde oldukça tecrübelidir insan. Yağmurun bereketiyle onu tanrısı kabullenen, şimşeğin korkusuyla secde etmeyi de ihmal etmedi. Güzeli sevdi rabbi bildi, kötüyü de... Yüz binlerce tanrısı oldu var ettiği tarihi boyunca. Anlayanlar da olmadı değil tanrılarının ilahı olduklarını. Onlar da kendilerini tanrı bilmenin kucağına saldılar cılız varlıklarını. Halbuki kudreti kendinden menkul olmayan hiç bir şey tanrı olamazdı.
O halde neydi bu sahte tanrı saçmalığı?
Varlığı içeride sorgulanan bir varlığın peşinde koşturanlar farkında değiller mi tapındıklarına değer kazandıran olduklarının?
Bilirler; ama o bilinmez bildirmedikçe de bilemezlerle geçiştirildi ömürler boyunca ömürler. Ekmeği kara banıp yediğinde söylemişti Nasrettin Hoca beğenmedim diye. O cesurca, gülmeleri pahasına gerçeğini ifşa edebilmişlerden; ya biz?
Kendimize ya da ürettiğimize tapanırken adını koymaktan kaçındığımız fiilin başımıza geçirdiği çuvalda delik açıp oradan seyrediyoruz tepemizde uçuşan kayaların aksiyonunu
Düşmez başımıza inancıyla üstelik ve düştüğünde kafamıza kütleler beynimizi kaldırımlardan toplamaya üç beş balici sokak çocuğuna beş on kuruş veriyoruz.
Birilerinin ona yüklediği ile anlam bulan her kelimenin yoruma muhtaçlığınca, her var edilmiş tanrı da son son övgü ve sövgünün kulu olmaya mahkumdur.
Kula kulluk yapanların saltanatının adıysa var olmanın anlamı, tanrısını güden hükümdarın yuları tutanının elindedir her zaman.
*
İlkeye kıymet vermeyi değil lidere teslimiyeti ta'lim eden bir din algısını bu gençliğe dayattıkça devletin temellerine patlayıcı yerleştirdiğini idrak edemeyenler mi devletin bekasına çalışıyor olacaklar?
Hayal görürsünüz ancak.
Tahkik ile taçlanmış iman ve bu imanın gereği ahlaki donanım, Kur'an'ı güzel nağmelerle seslendirme öğretilerek elde edilecek vasıflar değildir, ancak O Kur'an'ın anlaşılması, mesajları üzerinde derin tefekkür ile kazanımı mümkün kıymetlerdir.
Müslüman dünyasının acil bir hedef düzeltmesi vakti çoktan gelmiş, hatta geçmektedir.
Kişilere onlara ait olmayan vasıfları ne kadar giydirmeye çalışsanız da sırıtır o vasıflar beşaretin üstünde, Uymaz ne ederseniz edin.
*
Allah, iyi kötü nizam sahiplerini nizamlarında serserice hatalar yapmadıkları müddetçe , ilkesiz, amaçsız, kaidesizlere galip gelecekleri bir sistem kurmuştur dünyada.
Yok öyle her mevzuyu dış güçlere bağlama hikayatı.
Sen insana güven bazlı değil, ilkeleri önceleyen bir nizam kuramaz ve iyi kötü işleyen bir hukuk sistematiği kurgulayamaz, üretemez ve eğitimi başaramazsan, bunlara sahip olanların sana galebe çalması kaçınılmazdır.
Bendenizin her mesajımda ucundan, ortasından, kıyısından dokunmaya çalıştığım mevzu bundan ibarettir.
Nizam kurgulamak ve işletebilmek liyakat sahibi, adil, münevver, ilkeleri olan nesillerin işidir.
*
Kahraman şehidimiz Ömer Halis Demir 30 kurşunu siyonist evanjelistlerin hesabına iş tutan fetöcüler eliyle bu vatan işgal edilmesin diye yedi.
Ey Türk evladı, sen de bu vatanın kıymetini bil ve düşmanına yol verme!
PKK'yı kendini feshetmek, silah bırakmak zorunda bırakan iradeye, askerlik döneminde aktif mücadele etmiş bir vatandaş olarak şükranlarımı sunuyorum!
Tüm hayatım boyunca Fetö ile bir kez muhatap oldum. Kayseri İlim Yayma Cemiyeti Şube Müdürü olarak görev yaptığım dönemde, bir kız çocuğu talebe geldi ve 'Abi, çaresiz durumdayım, bana yardım edin' dedi. 'Hayır olsun, ne oldu, ne derdiniz var' diye sorunca, 'Abi, ben hocaefendinin evlerinde kalıyordum, beni evden attılar, dönemin ortasında, açıkta kaldım, ne yapacağımı bilmiyorum,' dedi. 'Neden böyle bir şey yaptılar, özel değilse anlamak için soruyorum, anlatabilir misiniz' dedim. Bu talebe kızı okulun son senesi diye, babası bunların cemaatinden tanıdığı biri ile nişanlamış. Bu çocuk da, sorumlu ablalarına bu durumu söylemiş, ablaları, 'kurallar var, biliyordun, artık bu evde kalamazsın' diyerek, valizini hazırlatıp, atmış evden. Çocuk, ne kadar da, ben ne yapacağım, nerede kalacağım dese de dinlememişler. Siz bir 5 dakika oturun bizim görevlilerle dedim, bunların abilerinden olduğunu bildiğim bir muhasebeciyi aradım, durumu anlattım, bu iş böyle olmaz ama dedim ve şunları duydum: 'Bu talebeler kurallarımızı bilerek yerleştirildiler, müsamaha edemeyiz, ancak bizim yönlendirdiğmiz biri ile nişan yapsa idi, onlar için açılan eve alınması için aracı olabilirdim, elimden bir şey gelmez bu durumda' dedi. Bu çocuğu, o dönemde öğrenci ev faaliyeti vardı Cemiyetin, yerleştirdik.
Topu topu tüm muhataplığım bu kadar da olsa, yetmişti alçaklıklarının kalibresini algılamak için. Daha söz boş lakırtı olur diyerek burada keseyim.
ABD, Türkiyenin yükselişini göz yummaz. Büyük Yahudi Krallığını kurma ideali için görevli olduklarına iman etmiş idarecilerin kendi halkını bile gözden çıkardığı bu devlet, Ortadoğuyu istediği kıvama getirmeden de durmayacaktır.
Bu minvalde Türkiye'nin ABD ile tüm köprüleri atması ve Türki devletleri başta olmak üzere, bölgedeki tüm devletlerle sıkı ilişkiler kurmaya gayret etmesi, bunun için de gerekli siyasal müdahaleleri bizzat yaparak, kendi halkına ihanet içindeki nice ülke yönetimini yıkması şarttır.
Kısaca ya büyük hamle yapmak zorundayız, ya da itaat ederek üç günlük ömrü bize uygun gördükleri topraklarda, arzularınca heba etmeye mahkumuz.
Emin olun tüm dünya Ortadoğuda oynanan oyunun farkında, doğru iletişim ve liderlik ile dünyanın yörüngesini değiştirmek de mümkün. Sadece ahlaki ilkeleri gözetmek ve ciddi iman yeterli başarı için.
Cumhurbaşkanı kararlı bir irade beyanı ile bu hainlerin tüm gizli faaliyetlerini ortaya çıkaracağız diyor, lakin konuyu hatalı bir yaklaşımla sadece pensilvanyadan yönetilen fetö ile sınırlı görmemesini umuyorum.
Hain kimdir?
Çıkarı için milleti yakmayı göze almış her kişi ve yapı.
Yerli ve milli olmayan, milletin çıkarından gayrı emelleri olan her yapı ihanet ehlidir ve hepsine karşı tedbirli olmak şarttır.
Özellikle dini argümanlarla arz ı endam eden, çıkar derdindeki tüm faaliyetler kesinlikle engellenmeli ve yok edilmelidir.
Gavurun bu coğrafyada satın alabileceği çok hain namzeti vardır ve para, makam, cinsellik vs gibi zaafları olan her kişiden devlet kadrolarını korumak ilk tedbirdir.
Stratejik ortağı tarafından her türlü pisliğe maruz kalan ülkeme Rabbi Rahim güç irade ve galibiyet nasip eylesin. Amin
100 civarı atom bombasını muhafaza ettikleri İncirlik üzerinde hakimiyet kurarak bombaların ve uçakların kumandasını ele geçirerek tehdit öyle olmaz böyle olur diyebileceğimiz günleri görmeyi nasip etsin Kadir i Mutlak.
Zaman dünden farklı zaman değil, güçlü değilsen, seni abidik gubidik mevzularla oyalarken, hedefine odaklanıyor her zamanki gibi düşman.
Milli irade kendi ülkesinde tam anlamı ile hakim olmadan da ne hukuk oturur, ne idare.
*
Akıl kalpte nurani bir şuurdur hak ile batıl arasını ayırt eder. Şuur gerçek ilham kalbe geldikten sonraki sezgi ve duyudur.
Yok öyle beyindeki hücrelerin bu işte bir asli vazifeleri, kalpteki hücreler, işi görenler!
*
Ülkemde masum çocuklarımıza dizi film, ürün reklamları, popçular kullanılarak bombardıman şeklinde bir teşhircilik algısı pompalanıyor ki hiç bir aile istisna olmadan bu dehşetten etkilenmeden kurtulamıyor maalesef!
Sokaklarda, çarşı pazarda özellikle vücudunu sergileyen kıyafetlerle sayısız genç var. Sorsanız çoğunun teşhir gibi bir amacı yok, "ama herkes böyle" diye cevap verirler, lakin maalesef fırsatçılara böyle böyle gün doğuyor!
Taciz, tecavüz çoğalıyor
Devlet bu hususta bir şeyler yapmalı değil mi!?