İslam karşıtlığının genel sebebi, Müslümanların İslam ilgisiz hallerinin İslam sanılmasıdır.
*
İslam dininde, din adamlığı sıfatlı bir müessese yoktur, herkes imtihanına kendi niyet ve gayreti ölçeğinde çalışır, sınavını verir, veya veremez
Din adamı sıfatı, din simsarlığının bir argümanıdır.
*
Kur'an'da nazil olduğu dönem ve belde insanlarının ıslahına yönelik ayetleri, mekasıt yönünden analiz edip, ilkeler ortaya konulmadan, sadece olay ve olgu odaklı bir kabul söz konusu olur ise, emin olun sizden sonraki nesilde Müslüman kalmayabilir.
El akl ve fehmul Kuran Haris el Muhasibi İşaret yayınları bir çalışma örneğidir mesela.
Buradan temel vurgu şudur:
Allah, insandan ne istiyor, Muradı nedir, nasıl anlamak lazım bunu...
*
Bu ülkenin temel sorunlarının başında yönetim mevzusunu çözememek geliyor; şöyle ki
İyi eğitimli, adalet duygusu gelişmiş, muhakemesi sağlam vatansever insanlar salla başı al maaşı olayına gelemiyor, sorguluyor, problemlere akılcı çözümler istiyorlar, e bunlarla da ülke idaresi itaat et bazlı mümkün olmuyor haliyle.
Ben ne dersem o olur kafası, böylesini istemiyor, ama böyle olmayanla da işler yürümüyor, sorunlar yığılıyor. Ben ne dersem odur algısı yönetimde hakim olmak istedikçe çözüm attalara kaçıyor.
Yönetim bir ilkesel iştir. Kişilerin insafına bırakılamaz. İlkelere herkes uymakla yükümlü olmak zorundadır. Benim doğrum hepinizin doğrusunu döverci, ilke odaklı yönetimde barınamaz.
*
İnsan tuhaf bir organizma...
Biri var mesela... İçi kin ve husumet küpü ve dışında oldukça şirin bir profil çiziveriyor. İçini bilmeyenlerce o biri, harika biri. Hatta o, kendisine yapılan övgülerin şişkinliğinde, onda olmayan meziyetlerin sahibi gibi görüyor kendini ve sıkıntılı vasıflarını bile unutuverip, olmadığı kişi olduğuna inanabiliyor.
Kim kimin içini -belirtiler de yoksa- bilebilir ki aslında. Ama bilinebilir, aşağılarda belirtileri yazacağım: Böylesinin zararı en kepaze hayat yaşayanın vereceği zarardan büyük olur yeri geldiğinde. Övülmez, öne alınmaz ve dediğince olmazsa süzme pislik kesilir insanların başına...
Dostlarla iyi ortam paylaşmak ve düşmanları idare edebilmek zanaattir. Zanaat sahibi olmak ise her kişinin harcı değil maalesef. İnsanın içindeki kibir ve gurur, aşağılık bir eyleme dönüştüğünde bunu insan onuru ile bağdaştırmak mümkün değil...
Yakınca cehennem yakmayı göze alacak kadar kindar ve kubuz birine yanaşmak, ateşe benzinle yaklaşmak gibidir. Aslında ateşin üzerine sıçramasına davetiye demektir. Uzak durmak en iyisi.
Belirtiler: Açık arar... Hata arar... Ayıp arar... Gözünü diker, biri abuklasa maksatlı pusuya yatar... Doymaz... İkna olmaz... Yetinmez... Sonra gün gelir Boş boş yaşadığı bu yaşamdan çekip gider... Geride adı anılınca çektirdiklerinin akla getirdiği buruk bir öfke...
İnsan kendi hayatını yaşamalı, gayrının yaşamına zehir olmak yerine. Kendi gibilerle yaşamalı... Kendi gibi... Başkaya eziyetten zevk alan, gayrın gözden düşmesi için yatıp kalkıp plan yapan, kumpas kuran tezgahçı kim olabilir acaba?
Sahte tanrı sahnesi figüranı...
Emelince/idrakınca olmayana zorlayan, dayatan, söven, cezalandıranlar sahte tanrı tiyatrosunun figuran putcuklarıdır.
O sahnede oynayanlar, başka bir sahnede gayta yiyicilerdir.
Bendenizin Kuran, hadis ve sair dini kaynak okumalarımın hülasası sadece şudur:
Bir kişinin iyi bir müslüman olmasının ölçütü, asla ibadetlerle ilgili değildir, ölçü ne kadar iyi bir insan olduğudur.
İyi bir insan olmaya devam etmek de esasen en faziletli ibadettir.