Tantana, şatafat
Mehmet KESER
Bu haftaki yazımıza, Rabbimizin Kuranı Kerim de, "Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz" emri ilahisini hatırlatarak başlamak istiyorum.
Özellikle seçimlerle birlikte bazı belediye başkanlıklarının, yapılan seçimler sonucu parti ve başkanlık değiştirmesi sonucu, bazı belediye binalarındaki şaşaları depdedebeleri biraz da algılarla birlikte haberlerden görüyor, duyuyor ve görüntülerini izliyoruz.
Bunlar yaşadığımız il ve ilçelerdeki gündemde belediye başkanlikları devir teslim süreci olduğu için konuşuluyor ama bu gerçek maalesef sadece bu kurumla sınırlı değil, diğer bir çok kurumlarda da bu akıllara durgunluk veren lüks, israf ve saltanatları andıran görüntüleri yolumuz bu kurumlara düştükçe görüyoruz.
Hatta bizlere "bir lokma, bir hırka" öğüdü verenlerin lüks ve israfta en başı çektikleride maalesef bir başka acı gerçeğimiz olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yıllar önce İstanbul Topkapı, Dolmabahçe ve diğer saraylardaki eşyalara bakarken dudağımı büzerek 'yapmayın Allah aşkına bu ne kadar lüks böyle bizim çok sevdiğimiz ecdadımız bu olamaz' demiştim ama hersey gerçekti ve dahası da vardı bugün yaşadığımız gerçekler gibi. Ama konumuz şimdilik bu olmadığı için sarayları bilahare ele almak üzere teğet geçiyoruz.
Zaman zaman herkesin sorduğu bir soru var: Diyoruz ki, bu adamlara bu koltuklar yapışık mı ki, o koltuğa oturan bir daha bırakmıyor?
Aslında bir aydır her yazımda "Güç zehirlenmesi" dedim kimse de üzerine alınmadı ama görüyoruz ki İstanbul Sultanbeyli belediye başkanlık makam odası, Bursa belediyesi makam odası, Uşak belediyesi nakam odalarındaki lüks ve şatafatın ayrıntılarını burada aktaracak değilim ama örnek verdiğim üç şehir ölçüyü kaçıranların başında geliyor, diğerleri de bunlardan farklı değil "Al takke ver külah" idare edip gidiyorlar!
Doğrusu merak ediyorum, beyler bu paraları kendi ceplerinden verecek olsalar da bu kadar lüks ve israfı yaparlar mıydı? Sorusunu sorup cevabınıda sizlere bırakmak istiyorum ve son cümle olarak bari Ömer bin Hattab'ın demogojisini yapmayın.
Selam ve dua ile...