Ünal TAYFUR

Dünümüz ve Bugünümüz

Ünal TAYFUR

Fakirin ceketini yırt, zengini zindana at… Atalarımızın sözleri, yüzyılların tecrübesinden süzülmüş, toplumun adalet arayışını en yalın biçimde dile getiren veciz ifadelerdir. Bugün asgarî ücretin açıklanmasının ardından zincir marketlerin etiketleri hızla değiştirmesi, kamuoyunda büyük bir tartışma yarattı. Devletin açıkladığı idari cezalar ise rakamlarla şöyle: fahiş fiyat uygulayanlara en az 180 bin 617 TL, en çok 1 milyon 806 bin 177 TL; stokçuluk yapanlara en az 1 milyon 806 bin 177 TL, en çok 21 milyon 674 bin 130 TL. Bu rakamlar ilk bakışta büyük cezalar gibi görünse de, zincir marketlerin günlük cirosu bile bu miktarları aşabiliyorsa, verilen ceza yalnızca küçük esnafı terbiye eder, büyük oyuncular içinse bir masraf kalemi olmaktan öteye geçmez.  

Osmanlı arşivlerinde görüyoruz ki geçmişte fahiş fiyat uygulayan kasaplar ve zahireciler yalnızca para cezasıyla değil, kalebendlik yani hapis cezasıyla karşı karşıya kalıyordu. 1790’da koyun etini pahalıya satan Kasap Ömer Seddü’l-bahir kalesine sürülmüş, 1613’te buğdayı yüksek fiyatla satan zahireciler yine kalebendlikle cezalandırılmıştı. Demek ki geçmişte fiyat adaleti yalnızca ekonomik bir mesele değil, toplumsal huzurun korunması için siyasî bir öncelikti.  

Bugün stokçuluk yalnızca ticari bir fırsatçılık değil, aynı zamanda bir tür mali casusluk olarak görülmelidir. Halkı temel ihtiyaçlardan yoksun bırakmak, piyasada kıtlık yaratmak, toplumsal huzursuzluğu körüklemek basit ekonomik suçlar değil, devletin istikrarını hedef alan girişimlerdir. Osmanlı’nın çöküşünde bu tür casus şirketlerin rolü unutulmamalıdır.  

Netice itibarıyla zincir marketlere verilen para cezaları halkın gözünde adaletin sağlandığına dair güçlü bir işaret değildir. Eğer fiyatlar eski etiketine çekilmiyor, yapılan zamlar geri alınmıyorsa, cezanın caydırıcılığı tartışmalı kalır. Atalarımızın dediği gibi: “Fakirin ceketini yırt, zengini zindana at.” Gerçek caydırıcılık yalnızca para cezasında değil, gerektiğinde hapis ve daha ağır yaptırımlarda aranmalıdır. Halkın huzurunu ve adalet duygusunu koruyacak politikaların geliştirilmesi, geçmişten alınan derslerle bugünün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden düşünülmelidir.  

---

Yazarın Diğer Yazıları