Gazzeli Dr İslam Asalya: 'Gazze'ye ağlamayın, siz halinize ağlayın'
Kayseri İlim Hikmet Vakfı'nın davetlisi olarak Kayseri'de konuşan Gazzeli Dr. İslam Asalya, Gazze halkına yönelik duygusal bir çağrıda bulunarak, 'Gazze'ye üzülmeyin, Gazze'ye acımayın. Gazze imtihanını olması gerektiği şekilde veriyor. Allah bizi cihat etmemiz ve şehadete erişmemiz için seçti. Allah bizi İslam ümmetinin onurunu korumamız için seçti. Gazze'ye ağlamayın, siz halinize ağlayın' dedi.
İşgalci İsrail'in farklı zamanlardaki katliamlarında dört kez yaralanan ve 2009 yılında tedavi için İstanbul'a getirilen Dr. İslam Asalya, Gazze'ye hayat Ol Derneği'nin organizasyonları kapsamında Kayseri İlim Hikmet Vakfı'na konuk oldu.
İşgalci İsrail tarafından dört kez evleri yıkılan Dr. İslam Asalya, israil katliamlarında 7 Ekim 2023'den önce kardeşi dahil 40 yakınını, 7 Ekim'den sonraki saldırılarda da 200 civarında yakınını şehit verdi.
Eğitim hayatına Türkiye'de devam eden ve Yeditepe Üniversitesi'nde Tarih Bölümü'nde doktorasını tamamlayan İslam Asalya, Gazze'de bulunduğu dönemlerde işgalci İsrail'in saldırıları karşısında farklı zamanlarda dört kez yaralandı. 2007 yılındaki saldırıda ağır yaralanan ve öldü denilerek morga kaldırılan Asalya, yaşadığı anlaşılınca yoğun bakıma alınmış ve bir aylık yoğun bakım sürecinden sonra bacakları yürüyebilme yeteneğini kaybetmiştir.
Tekerlekli sandalyede yaşamını devam ettiren Dr. İslam Asalya, evli olup tüm faaliyetlerini Kudüs ve Mescidi Aksa davasına adayan bir Filistin gazisi.
Filistinlilerin Direniş Ruhu: Cihad ve Şehadet Arzusuyla Mücadele Ediyorlar
Üzerinden bir asırdan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, Filistin halkı, cihad ve direniş ruhuyla mücadele etmeye devam ediyor. Bu direnişin temelinde ise, iman, vatan sevgisi ve şehadet arzusu yatıyor. Filistinli direnişçiler, Allah'ın rızasını kazanma amacıyla, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) Miraç’ta tüm peygamberlere imamlık ettiği ve kutsal kabul edilen Mescid-i Aksa'nın bulunduğu bu mübarek topraklarda, büyük bir kararlılıkla mücadelelerini sürdürüyorlar.
Filistin Toprakları: Kutsal ve Bereketli Bir Vatan
Filistin toprakları, İslam’ın tarihi ve manevi mirasının kalbinin attığı yerlerden biri olarak kabul ediliyor. Burada yer alan Mescid-i Aksa, İslam ümmetinin üçüncü mukaddes mescidi olarak büyük bir öneme sahiptir. Ayrıca, bu topraklar, İsra ve Miraç hadisesinin gerçekleştiği yer olup, müslümanlar için şehitlik ve yaralanma, büyük bir onur kaynağıdır.
Dr. İslam Asalya, Filistin topraklarının tarihsel ve manevi önemini vurgulayarak, “Bu topraklar sadece bir coğrafya değil, aynı zamanda peygamberlerin, evliyanın izlerini taşıyan, bereketli ve kutsal bir yerdir. Selahattin Eyyübi’nin 90 yıl süren işgalin ardından bu toprakları fethetmesi, İslam dünyası için bir zaferdi. Ancak, bugün Filistin’in karşı karşıya olduğu işgale karşı İslam ümmetinin sessiz kalması, büyük bir hayal kırıklığına yol açıyor” dedi.
Filistin'in Yalnızlığı: İslam Dünyası’nın İhaneti
Filistin, Osmanlı Devleti'nin adaletli yönetimi altında 550 yıl boyunca huzur içinde yaşarken, bugün yalnız kalmış durumda. Dr. Asalya, “Filistin, adaletin simgesi olan Osmanlı yönetimi altında, barış içinde yaşamışken; bugün maalesef yalnız bırakılmıştır. Tıpkı Yusuf (a.s.) gibi, Filistin de ihanet ve yalnızlık içinde kalmıştır. Yusuf (a.s.) nasıl sabırla zindanda kalıp, sonunda izzet ve onurunu koruyarak Mısır’ın sultanı olduysa, Filistin halkı da sabırla direnişini sürdürecek ve bir gün zafer kazanacaktır” şeklinde konuştu.
Şehadet Yolu: Filistin Halkının En Büyük Arzusu
Filistinliler, yüzlerce yıldır süren işgal ve zulme karşı direnişlerini sürdürürken, şehadet arzusuyla mücadele etmektedirler. Dr. Asalya, Filistinli direnişçilerin gayesinin yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak olduğunu belirtti: “Bizim tek anayasamız, hukukumuz Kur’an’dır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ise bizim tek liderimizdir. Allah yolunda cihat etmek ve bu uğurda şehit olmak, en büyük arzumuzdur. Burada yaşayanlar, ya şehit oluyor ya da şehit olma arzusuyla yaşamakta, cihadı Allah rızası için sürdürmektedir.”
Filistin’deki direniş, yalnızca bir coğrafi mücadelenin ötesinde bir iman ve onur mücadelesidir. Bu topraklarda yaşayanlar, tüm dünya tarafından yalnız bırakılmış olsa da, kendi imanları ve özgürlükleri uğruna cihat etmekte, direnişlerini sürdürmektedirler.
"Ya Şehit Oluruz, Ya Şehit Adayı Olarak Yaşarız"
Filistin'de, özellikle Gazze'de süren direniş, halkın yalnızca topraklarını savunmakla kalmayıp, aynı zamanda büyük bir iman ve şehadet aşkıyla verdiği bir mücadelenin yansıması olarak dikkat çekiyor. Filistinli aileler, çocuklarını sadece fiziksel değil, manevi anlamda da cihada hazırlıyorlar.
Dr. İslam Asalya, bu direnişin ve şehadet arzusunun arkasındaki ruhu anlatırken, Filistin halkının savaşın en acımasız şartlarına rağmen yılmadığını vurguladı.
Şehit Olmak: Direnişin En Yüce Arzusu
Filistin'de yaşayanlar ya şehit olurlar ya da şehit adayı olarak yaşarlar. Bu, sadece bir sözde temenni değil, aynı zamanda halkın en büyük arzusudur. Dr. Asalya, "Şehit adayları, hem şehitlerini sırtlarında taşır hem de onlara veda ederken namazlarını kılar ve onları defnederler. Çünkü en büyük dilekleri, Allah yolunda şehit olabilmektir" dedi. Şehit adayları, hayatlarını bu büyük hedefe adarken, aralarındaki dayanışma ve inanç güçleniyor.
Anneler, Direnişin Gerçek Komutanları
Filistinli anneler, çocuklarını doğdukları andan itibaren direnişe ve İslami değerlere hazırlıyor. Dr. Asalya, "Anneler, çocuklarını mescidlerde yetiştirir, onları cihat ve şehadet aşkı ile büyütürler. Çocuklarını namaz kılmaya alıştıran, cihada dair değerleri onlara anlatan annelerdir. Bu anneler, şehit olan çocuklarının ardından ağlamazlar; aksine, onların ölmediğine, rızklandırıldığına ve Allah’ın katında yaşadığına inanarak başları dik bir şekilde tebessüm ederler" şeklinde konuştu.
Filistinli anneler, sadece evlatlarını yetiştirmekle kalmaz, aynı zamanda onların direniş mücadelesine katılmalarını sağlayarak, vatanlarının onuru için büyük bir özveri gösterirler. "Annelerimiz, bizim göz nurumuz, canımızdır; ancak aynı zamanda direnişin en büyük komutanlarıdır. Onların desteğiyle zafer yolunda direniş devam etmektedir" diyen Dr. Asalya, annelerin bu mücadelenin temel taşları olduğunu belirtti.
Gazze: Zulüm ve Direnişin Başkenti
Filistin'deki en büyük direniş, Gazze’de yaşanıyor. İşgalci İsrail’in Gazze’deki katliamları, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda manevi bir savaşın da sembolü haline geldi. Dr. Asalya, Gazze’deki zulmü şu şekilde anlattı: "İşgalci İsrail, Gazze’de tüm insanlık onuruna aykırı bir vahşet sergiliyor. Çocuklarımızı, kadınlarımızı, yaşlılarımızı şehit ettiler. Evlerimiz ve mescidlerimiz yok edildi. İsrail, Gazze'yi yerle bir etti. I. Dünya Savaşı’nda bile böyle bir zulüm ve vahşet görülmedi. Ancak, ne yazık ki dünya bu katliama karşı sessiz kaldı."
Gazze'deki direniş, sadece toprak savunması değil, aynı zamanda müslümanların izzetini, İslam aleminin şerefini koruma mücadelesidir. "Gazzeliler, İslam aleminin şerefini ayakta tutabilmek için canlarını feda ediyorlar. Ne yazık ki 57 İslam ülkesi, Gazze'ye sahip çıkmadı ve bu zulme karşı sesini yükseltmedi" diyen Dr. Asalya, her şeye rağmen direnişin devam edeceğini belirtti.
Direnişin Gücü: İman ve Şehadet Bilinci
Filistin halkı, tüm bu zulme karşı direnirken, gençler direnişin ön saflarında yer alıyor. "Biz sadece işgalci İsrail’e karşı direnmiyoruz, aynı zamanda İsrail’in destekçilerine karşı da direniyoruz. Gençlerimiz, en kısıtlı imkanlarla dahi, onları yok etmeye devam ediyorlar. Bizim için bu bir onurdur. Her şeye rağmen, Allah’ın izniyle, kanımızın son damlasına kadar direneceğiz" diyen Dr. Asalya, Filistin halkının kararlılığını vurguladı.
Filistin halkı, her türlü zorluk ve yoklukla mücadele ederken, imanlarını ve inançlarını kaybetmiyor. Direniş, sadece silahlı bir mücadele değil, aynı zamanda Allah yolunda bir onur meselesidir. "Zafer ve şehadet Allah yolundadır" diyerek, Filistin halkı, yalnızca kendi topraklarını değil, İslam dünyasının onurunu da savunuyor.
Dr. İslam Aselya: "İşgalci İsrail'in En Zayıf Olduğu An Şu An"
Filistinli Dr. İslam Asalya, yaptığı açıklamada, işgalci İsrail'in en zayıf olduğu dönemin şu an olduğunu ve Filistinli mücahitlerin, imanları ve kararlılıklarıyla işgalci İsrail’i hezimete uğratacağına inandığını belirtti. 7 Ekim’den bu yana İsrail’in askeri ve istihbarat gücüne büyük darbeler vurulduğunu vurgulayan Dr. Asalya, işgalci İsrail’in yalnızca destekçileri sayesinde hala ayakta durduğunu ifade etti.
"İşgalci İsrail Hezimete Uğrayacak"
Dr. Asalya, "İmanlı mücahitlerimiz, işgalcileri hezimete uğratacaktır. İsrail’in askeri ve istihbarat gücüne 7 Ekim’den bu yana büyük zararlar verdik. Destekçileri olmasa, işgalci İsrail çoktan hezimete uğramış olacaktı. Tankları ve askerleri her gün telef edilmeye devam ediyor" dedi.
Filistinli direnişçilerin kararlılığının, işgalci İsrail’in askeri gücünü yavaş yavaş çökerttiğini belirten Dr. Asalya, "İslam ümmetinin ortasına bir habis gibi giren işgalci İsrail’i buradan söküp atmak için elimizden ne gelirse onu yapacağız. Sizleri ve tüm dünyayı bu zulümden kurtaracağız" diye konuştu.
"Kadınlarımız ve Çocuklarımız Öldü, Ama Yeni Nesil Filistin’in Özgürlüğü İçin Doğuyor"
Dr. Asalya, işgalci İsrail’in saldırılarında 17 bin çocuk, kadın ve yaşlının hayatını kaybettiğini hatırlatarak, "Hiçbir şeyin önemi yok. Allah'ın lütfu ve izniyle bu savaş sürecinde 50 bin yeni çocuğumuz dünyaya geldi. Bu çocuklar, Filistin'in özgürlüğü için yaşayacak ve mücadele edecekler. Onlara dinimizi, Kur'anımızı öğreteceğiz. Ümmetin bizleri nasıl yalnız bıraktığını anlatacağız" dedi.
Dr. Asalya, Gazze'deki direnişi destekleyen ve bu uğurda şehit olanların, Filistin’in özgürlüğü için mücadele eden yeni nesillerin yetişmesine katkı sağladığını belirtti.
"Gazze'ye acımayın, siz halinize acıyın"
Filistinli Asalya, Gazze halkına yönelik duygusal bir çağrıda bulunarak, "Gazze'ye üzülmeyin, Gazze'ye acımayın. Gazze imtihanını olması gerektiği şekilde veriyor. Allah bizi cihat etmemiz ve şehadete erişmemiz için seçti. Allah bizi İslam ümmetinin onurunu korumamız için seçti. Gazze'ye ağlamayın, siz halinize ağlayın. Gazze'ye dua etmeyin, Gazze size dua ediyor. Gazze, İslam’ın nurunu korumak için üzerine düşeni yapıyor" dedi.
"En Rahat Yer Mezarlar"
Dr. Asalya, Gazze’deki direnişin her geçen gün daha da zorlaştığını ve ümmetin desteğinin yokluğunda yaşamın ölümle iç içe geçtiğini belirtti. "Gazze’de en rahat yer mezar ve kabirlerdir. Şu anda ümmetin bizi yalnız bırakmasıyla biz orada ölümü bekleyen varlıklar olarak yaşıyoruz" diyen Dr. Aselya, Filistin halkının asıl sorununu, ümmetin duyarsızlığı ve çaresizliği olarak tanımladı. "Bizi asıl öldüren, ümmetin duyarsızlığı ve tükenmişliğidir" dedi.
Dr. Asalya, Filistin halkının direnişi sürdürmesinin temelinde Allah’a olan iman ve özgürlük mücadelesi bulunduğunu, tüm dünyanın dikkatinin bu direnişe yönelmesi gerektiğini ifade etti.
Dr. İslam Aselya: "57 İslam Ülkesi Gazze İçin Bir Adım Atamadı"
Filistinli gazisi Dr. İslam Asalya, yaptığı açıklamada, Arap ve İslam dünyasının Gazze'ye yeterli desteği vermekte başarısız olduğunu vurguladı. Asalya, "Elli yedi Arap ve İslam ülkesinin, direnişe destek vermesi için mala, mülke, silaha ya da askere ihtiyacı yok. Ama maalesef onlarda Halid b. Velid gibi, Selahattin Eyyübi gibi, Fatih Sultan Muhammed gibi liderler yok" dedi. Aselya, bugüne kadar İslam dünyasında gerçek bir kahramanın çıkmadığını, Gazze'nin direnişine destek verme cesaretini gösterecek güçlü bir liderin önderlik etmediğini belirtti.
"57 İslam Ülkesi, Gazze İçin Hiçbir Adım Atmadı"
Dr. Asalya, 57 İslam ülkesinin Gazze'ye yönelik hiçbir somut adım atmadığını ifade etti. "57 İslam ülkesi, henüz Gazze'ye su sokmayı başaramadı. Refah kapısını yardımlar için açtıramadılar. Bir mektup yazıp, Gazze'ye yardım yollarını açmak için harekete geçmediler. Söylemler dışında hiçbir hareket ortaya koyamadılar. Konuşmaktan başka bir şey yapamadılar" dedi. Filistin halkının direnişini yalnızca kendi gücüyle sürdürdüğünü belirten Aselya, İslam dünyasının bu konuda ciddi bir sınavdan geçtiğini vurguladı.
"Batı'nın Desteği, İsrail'i Ayakta Tutuyor"
Dr. Asalya, Batı ülkelerinin işgalci İsrail'e verdiği destekle ilgili olarak, "ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa, başından beri İsrail'e askeri destek sağlıyorlar. Akdeniz'de sürekli olarak bulundukları için, işgalci İsrail’i güçlü kılmaya devam ediyorlar. Ne yazık ki 57 İslam ülkesi, bu Batılı güçlerin kuşatması altında. Demek ki, sadece Gazze direniyor, diğerleri konuşmaktan öteye geçemiyor" şeklinde konuştu. Asalya, Gazze’nin direnişinin İslam dünyası için önemli bir sınav olduğunu ve bu direnişin Filistin halkının yalnızca topraklarını değil, İslam ümmetinin onurunu da savunduğunu belirtti.
"Gazze, Tevhid ve Vahdetin Yeniden Hatırlatılmasıdır"
Dr. Asalya, Gazze'nin direnişinin İslam ümmetine önemli bir mesaj verdiğini ifade etti. "Gazze, ümmetin yeniden tevhidi ve vahdeti düşünmesini sağladı. Tevhid ve mücadele ruhunu yeniden hatırlattı. Gazze, İslam ümmetine şu mesajı veriyor: Ya zafer ya şehadet. Filistinli mücahitler bu yolda, Allah’ın izniyle zafer için ya da şehadet için yürümeye devam ediyorlar" dedi.
Asalya, Gazze'nin direnişinin, tüm İslam dünyasına bir uyanış çağrısı olduğunu ve bu mücadelenin sadece Filistin'in değil, tüm ümmetin ortak mücadelesi olduğunu belirtti.
Yeterince duyurulamadığı için programa katılamadım ama orada olsaydim İran ve Yemen hakkında ne düşündüğünü sormak isterdim.