İsmail ARSLAN

Yaşayamadığınız bir damla huzur

İsmail ARSLAN

Hawking "yapay zeka" tehlikesine işaret etmişti ölmeden önce. 

Bekliyorum, bulunduğunu biliyorum da bakalım ne zaman piyasaya çıkaracaklar. O yapay zekadan daha ilginç bir keşif var aslında.
"Beyin ile koordine olabilen harici bilgi depocukları"
Yani takıyorsun çhipi, tıp bilimine dair ne varsa anında sende...
Hukuk, felsefe, bilumum mühendislik.
1990 yılında Ankara Gima'nın yabancı müdürü şunu söylemiş bir arkadaşıma: "İnsanların el derisi altına takılı çhipler geliştirildi. Alışverişte para kullanılmayacak. Alacağını alacaksın, çıkarken sistem senin maaşından aldığının tutarını otomatik düşecek. Sisteme kayıtlı değilsen, gelirinden fazla tüketimin var ise problemin var demektir." 
Bu koordinasyon piyasaya çıktığında okumak bitecek, öğretim de...
Peki ne olacak bu kadar bacasız endüstrinin akıbeti?
İşte bundan dolayı geciktirdikçe geciktiriyorlar nice buluşu kocaman kocaman toplum mühendiscikleri...
Bu virüsler falan da hep nüfus azaltma projesi aslında. 
Akıbetiniz hayr ola.
*
Küfür tek millet, ama müslümanlar 73 millet, abad olamazsınız, çabalamayın, siyasal İslamı ya terk ile, Allah Muradına yönelirsiniz, ya da küfrün eğlenceliği olarak yaşam sürersiniz!

İslam, bugün siyasal islamcıların esiridir, ne zaman ki esaretten kurtulursa, işte o zaman insanlığa da kurtuluş ümidi olacaktır, bu kadar net.

Siyasel İslamcı kimlerdir?
Öte dünya argümanları ile, bu dünyasını ma'mur edenlerin alayı 
*
Bakıyorsun çok masum bir yüz; ama içeride duygular o kadar yoğun kaslanmış ki, hareket kabiliyetini kaybetmiş...

Her iletişim, birliktelik/ayrılık/etkileşim insana his odaklı bir tarz idman imkanı sağlar. Abartanlar genelde diğerine hoyratça abanan/abanılanlardan çıkıyor.

Bakiyesi dolu dolu sanıyorsun; ama esasta ucu kaçmış bir lezzetsizlik...

Geçmişini bu günün sırtına vuranların geleceği hamallıkla geçer.

Kendi filminin esas oğlanı üstelik kendi filminde, her onunla ilintili yaşamın figüranı haline geliyorsa bu, fark sorunu olduğuna işarettir.

Tecrübe istemesek de yaşanmışlığı ile bize ait haliyle; lakin onu taşımak ile ona taşıtmak farklı fiiller...

Kas bir araçtır, amaç değil. Yaşam levazımıdır. Ayakta tutmaya yarar. Bizi taşır. Biz kası taşır hale geliyorsak, iş tuhaflaşmış demektir.

Özünde kısaca tecrübe de bizi taşısın, biz tecrübeyi değil.
*
Yaşayamadığınız bir damla huzur...

Olmak isteyip de olamadığımızı hissettiğimizi bulma ümidi. En yıkıcı ve acılı kavgalarımızda bile.

Tek derdimiz bu.

Söyleyemeyiz ama…

Burnumuzdan kıl aldırmayız.

Başkalarca libaslanmış ahlak, örf, stil filan derken önümüze konan teleskoplardan kurtulup, bize ait saf gözlerimizle kirpik mesafemizdeki anı, anın bize ait olanını yakalamak ne mümkün. 

Bu nedendendir başkalardaki hafif mutluluk ayaklanmalarını bile bastırma telaşımız.

Bizim dünyamızda ben onu etkilerken o beni etkiliyor. Bunu ben, o, yapmazsak başka bir yerler, bir biçimde bunu bize illa ki yapıyor. Etkiliyor etkicibaşıları ve tepiniyorlar üzerimizde.

Etki balçığında ürperti duymamız gereken masum dokunuşlar tarihe karıştı, artık en sert hamle bile tüy dokunuşu geliyor bize.

Güvenimiz her etkiyle kırılmakta ki bu da bize celladımızın bonusu...

Ne diyeyim bilemedim, hayırlı olsun sürülüğümüz mü; ya da iyi gömülmeler mi!? 

 

Yazarın Diğer Yazıları