İsmail ARSLAN

Evet çok yazıyorum

İsmail ARSLAN

Sen ne kadar çok yazıyorsun diyen varsa, kısa bir izah:
2014 Haziran ayında felç kökenli yoğun bakım sonrası, Rabbim bana bir fırsat verdi, beyin hücrelerimin bir bölümü öldü, ama canımı almadı ve Hakka, adalete hizmetçi kıldı.
Bu son yazıdır bakışıyla, her yazımda sadece hak telakki ettiğimi ifade etmem, bundandır.
Ne koltuk, ne de bir ünvan amacım asla yoktur, dupduru vicdanım ne dedirtiyorda, sadece o.
Yanlış, hatalı her sözümden tevbem de peşindir.
*
Uzmanlar organik beslenin diyorlar. İyi hoş diyorlar da, organik beslenmenin maliyeti hakkında bir fikirleri var mı acaba? Mesela bir emekli, veya asgari ücretle çalışan biri organik zeytinyağı, tereyağı, bal alabilir mi diye hiç mevzu edilmiyor. Babam bu Karatay, Saraçoğlu'na köpürüyor, çünkü o bir emekli. Pazardan temin ettiği bulgurun bile fiyatı canını yakıyor ki bırakın gezen tavuk yumurtasını aklına getirsin. Bu düzen hakikaten zalim. Bu uzmanlara televizyon yasağı getirmediği için. Zavallı millet bunlar yüzünden isyan ediyor, yazıktır, ayıp, günahtır yahu.

Tanrı Teala'nın namazını geçirmeyen, ama hayatında adaleti gözetmeyen, çıkarı için hakkın belini kıranlara cennetler inşa ettiğine inananlarla aynı dine inandığımızı düşünmüyorum.
*
Bu topraklarda Mevlanalar, Yunuslar, Hacı Bektaşlar yetişmiş diyoruz, bu deyişte çoğul kullanım gerçeği yansıtmıyor. Onlar gelmiş ve geçmiş, arkalarından onlar gibiler değil, onların miraslarından geçinen laf cambazları gelmiş. Halbuki onlardaki ruh fert fert yeniden insanımıza sarmazsa, öylesi gelmiş yaşamış ve ölmüş cesetler güruhu olarak anılacağız.
*
Bir idari sistem zırt orasından, olmadı burasından kafasıyla, olur olmaz, yontulursa, artık, o sistemin yürümesi bir yana, ayakta kalması bile olacak iş değildir.
Çare nedir?
Islah ile salah yerine, ıslaha ihtiyaç duymayacak ilkesel bir sistem kurgulamaktır.
Mümkün mü?
Değer yerine, değer yargılarının kıymet bulduğu ortamlarda, olası değildir.
Yani Ortadoğu için imkansız gibidir maalesef.
*
İletişim kesildiğinde, didişme ve iteleşme kaçınılmazdır.
*
Hırs hasta eder ve kişiliği bozar... Yok edenler, çalanlar, zorbalık yapanlar sadece hırs ve hasedin kullarıdır.
*
Hukukun tek bir işlevi vardır: Gayrın hakkına göz dikilmesine mani olmak, yani zulmü engellemek ve hakları hak sahiplerine tevdi etmek.
*
Bir ömrü bir ana ölçekleyip değerlendirmek değil, değerlendirmenin bizzat kendisi köftehorluktur.

Rüyalar beklenti, korku, ümit, arzu, niyet belirteçleridir. İyi bir analizci, rüyasını anlatanın, esasen her bir haline, zaaf ve zayıflıklarına muttali olur. Rüyanızı anlattığınızda, kime, aslında neyi hibe ettiğinizi bilerek anlatın.
*
Bir toplum, ancak, haklarını kanırta kanırta kotarırsa, haklarının kıymetini bilebilir ve onları koruyup, geliştirebilir. Haklar, bir lütuf ve ihsan ile bahşedildiğinde ise, hak değil, lütfeden öncelenir ve bağışçıya duyulan minnet hisleri, hakların önüne geçer.
Bunu bilenlere, toplumu idare etmenin, çelik çomak oynamak kadar kolay gelmesi, bundandır. Verirler, zaten sana ait olanı ve sen, minnetinden şapşallaşırsın ona karşı.

Yorumlar 1
Ensar Şahin 30 Ocak 2024 11:48

Rabbim sağlık sıhhat afiyet versin İsmail abi. siz yamaya devam edin. bir tek itirazım var. o da tanrı yerine Allah ya da Esmaül Hüsna dan bir isim kullanırsanız daha iyi olur diye düşünüyorum. Allah'a emanet olun.

Yazarın Diğer Yazıları