İsmail ARSLAN

Görüşlerim

İsmail ARSLAN

Bırakın insanların tabi oldukları hukuku, hayvanlar bile yaralanmış, hasta olmuş, kendi ihtiyaçlarını göremeyecek durumda olan hemcinslerini gözetip, kollarken, ülkemde meclise sunulacak vergi düzenlemelerine dair yasa tasarısı içinde, engelli haklarını daraltacak bazı teklifler olduğuna dair basında  haberler görüyoruz ve iktidar, bu haberleri yalanlamıyor.
Aslı yoktur diye umuyorum!

Ulaşım için binek araç, ona zaruri ihtiyaç olan engelliden, araç alımında özel tüketim vergisi talep edilmesi vicdansızlıktır.
Ne hukuka, ne de hakkaniyete uyar tarafı yoktur.
Bugün bazılarının engellilere mahsus uygulanan ÖTV bağışıklığından yararlanma hakkına dair mevcut uygulamayı aile ve sosyal hizmetler bakanlığı oluru ile sadece maddi durumu uygun olmayan engellilere tahsis ile ilgili bir çalışma içinde oldukları ve yasalaşması için Meclis'e sunacakları haberini aldım.
İnsan haklarına dayalı bir idare böyle bir saçmalığı aklına bile getiremez.
Engeli ulaşım ve seyahat hakkına mani olan her engelliye esasta ücretsiz olarak bu hakkı temin ile mükellef olan idarenin, suistimali gerekçe ederek, hakka engel olması tam bir faciadır, ayıptır.

Esasen engel oranı ne olursa olsun araç kullanabilir durumda olmayan engelliler için hukuk, ÖTV ve MTV bağışıklığından yararlanma hakkını prensip olarak kabul ediyor. İdare mevzuat ne diyorsa onu uygulama yönünde irade sergiliyor, lakin mahkeme kararı ile başvuru halinde de bu hakkı teslim etmek zorunda kalıyor. 

Ülkemizin yaşamakta olduğu ekonomik kriz sebebi ile planlanan yasa tasarısında engellilerin haklarına yönelik tırpanlamaların yer alması Anayasamıza ve tarafı olduğumuz Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesine aykırıdır. Şöyle ki;
Anayasamızın 2. maddesinde yer alan Sosyal Devlet anlayışı, toplumun yoksulluk, engelli ve güçsüz kesimlerinin korunmasını, yaşam standartlarının yükseltilmesini ve toplumsal yaşama katılımlarının güçlendirilmesini amaçlamaktadır. 
Anayasamızın 5. maddesinde; Devletin Temel Amaç ve Görevlerinin; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, Sosyal Hukuk Devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” olduğunu belirtiyor. Yine Anayasamızın 10. maddesi: “Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, hak ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” demektedir. Bu maddenin mefhumu muhalifinden hareket edersek, engelliler lehine alınan tedbirlerin kaldırılması veya sınırlandırılmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu, bir çeşit ayrımcılık suçunu oluşturduğu ortaya çıkar.
Anayasamızın 61. maddesi; “Devlet, engellilerin korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.” diyerek Sosyal Devlet ilkesinin açılımını, özlü bir biçimde özetliyor.
BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin “Ayrımcılık Yapılmaması ve Eşitlik” başlıklı 5 inci, “Bağımsız Yaşayabilme ve Topluma Dahil Olma” başlıklı 19 uncu ve “Kişisel Hareketlilik” başlıklı 20 inci maddelerinin de açık bir ihlalidir. 
BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin “Kişisel Hareketlilik” başlıklı 20. maddesinin (b) bendi, Taraf Devletlere “Engellilerin hareketi kolaylaştırıcı kaliteli araç ve gerece, yardımcı teknolojilere, yardım sunan insanlara ve araçlara karşılanabilir bir maliyetle erişiminin kolaylaştırılması” yükümlülüğünü uyma zorunluluğu vardır 

Engelli bireylerin mali bir yük olarak görülmesinin yerine, hayatlarını kolaylaştıracak tedbirlerin alınması gerektiğini ve işgücü potansiyellerinden yararlanmak gerektiğini vurgulamak isabetli olur. Engelli bireyler tarafından beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere taşıtların ilk iktisabı ÖTV'den istisna olması sosyal hayata katılımı güçlendirerek engelli bireylerin ekonomik olarak ayakta kalmalarını sağlayacaktır. Aksi durumda sosyal hayat, eğitim ve istihdam imkânlarına erişemeyen engelli bireyler bir ömür boyu sosyal yardımlara muhtaç duruma gelebilecek ve/veya Devlete ve topluma büyük bir yük olarak geri dönecektir.

Avrupa Komisyonu'nun belirlediği zorunlu güvenlik önlemleri 7 Temmuz 2024 tarihi itibarıyla ülkemizde de yürürlüğe girecek “Küresel Güvenlik Yönetmeliği 2 (GSR2)” sıfır otomobiller hakkında önemli güvenlik önlemleri ve teknolojileri içermektedir. Akıllı hız yardımı, geri görüş kamerası, arka park sensörü, ani frende yanan flaşörler, kaza veri kaydedicisi, sürücü yorgunluk algılama sistemi, olası kör noktaları daha iyi tespit etmeye yönelik teknolojiler, yaya ve bisikletliler için çarpışma önleme teknolojisi, lastik basıncı izleme sistemi, şerit takip asistanı ve acil durum frenleme asistanı gibi teknolojileri olmayan sıfır araçların satışı mümkün olmayacaktır.
Teknolojik gelişmeler ve genel güvenlik önlemleri bu yönde iken bu haktan yararlanma süresini beş yıldan on yıla çıkararak hızla değişen teknolojik gelişmeler karşısında engelli bireyleri teknolojik olarak daha geri otomobil modellerine mahkûm etmek, trafik ve yol güvenliğinde daha iyi noktalara gelinmesini de engellemektedir. 

Engelli bireyin vefatı halinde yakınlarından ÖTV tahsil etmek, enerjilerini ve zamanlarını engelli bireyin iyilik hali için sarf eden aileleri ekonomik olarak daha da zor koşullara itmektedir.

Devletimizin güçlü bir devlet olduğunu ve bu güçlü yapısıyla engelli bireylerin haklarını koruma ve geliştirme konusunda örnek bir duruş sergilemesi gerektiğine inanıyoruz. Hükümetin, iktidarı süresince engellilere verilen haklar başlangıçta oldukça olumlu ve kolaylaştırıcı iken, son yıllarda bu hakların geri alınmaya başladığını üzülerek görmekteyiz.

Bu değişikliklerin, ÖTV istisnasını istismar eden kişiler nedeniyle gündeme getirildiğini düşünmekteyiz. İstismar eden herkes elbette cezalandırılmalıdır. Ancak, istismar edenlerden kaynaklı olarak bütün engelli bireylere yönelik kısıtlamalar getirilmesi son derece yanlış olacaktır. Bu tür kısıtlamalar, gerçek ihtiyaç sahiplerinin hayatını zorlaştıracaktır. 

Ekonomik krizin nedeni engelliler değildir. Vergi gelirini arttırarak ekonomik krizi çözmek üzere gündeme getirilen tasarruf önlemlerine engellilerden başlamak, vicdan ve akıl dışı bir davranış olmakla birlikte sosyal devlet anlayışını da tahrip etmektedir. Bu girişim, Anayasamızın ve tarafı olduğumuz BM Engelli Hakları Sözleşmesinin amir hükümlerini ihlal etmektedir.

Son söz olarak biraz geniş düşünün yetkililer! 
Üç kuruş için canlarından bezdirmeyi düşündüğünüz engellilerin ahları, sülalenizi perişan eder, sadece sizi değil!
Hem dünyanızı, hem de ukbanızı yakarsınız abudik kararlar alırsanız!

Yazarın Diğer Yazıları