Gazze’de onca insan şehit edildi, engelli bırakıldı, onları gündemden düşürmek için Narin çocuğa yapışan bir medyamız var!
*
"Bu ülkede yaşanmaz" diyenler, özellikle büyük yahudi krallığı içinde gördükleri topraklara dair dava güdenlerin emellerine hizmet ediyorlar.
*
Kayseri'de ovaya dikilecek binada 5 6 kattan fazlasına imar izni vermek hesabı verilemeyecek bir yanlıştır!
O ovalar yarın gıda için çok lazım olacak, ama iş işten geçmiş olacak!
Binalar dağ yamaçlarına yapılmalıdır.
*
Bu iklim ile oynayanlara yarınlarda ciddi hesap soracaktır sonraki nesil. Paraları yetmez tazminat ödemelerine, ihtimal uzaya bir üs kurarlar, oraya hapsederler bunları. Orada yesinler birbirlerini!
*
Hristiyan akidesinde İncil müjde demektir ve müjde de, İsa'nın tanrısal yetkinliklerinden vazgeçerek, ona tabi olacakların günahlarının kefareti için, kanının akıtılmasına razı gelmesine iman edenlerin onun göksel krallığına katılacaklarıdır.
Bizim İslam kaynakları bu netlikte ifade etmediği için, bu Hristiyanlar neye iman ediyora dair bir bilgilendirme olsun diye ifade etmek istedim. Bu göksel krallığın, dünyadaki tezahürü de vaat edilmiş topraklar üzerinde kurulacak büyük yahudi krallığıdır ki, İsa, krallık kurulunca, başına geçmek için gökten inecek. İşte hristiyanların akidesince tüm hikayenin aslı esası bu. Bu topraklardaki savaşlar tam da bunun için işte. Yani mevzu bir İsrail projesi değil tek başına ki, esasen Yahudiler, bu hikayedeki İsa motifine inanmazlar, onlara göre mesih henüz gelmemiştir. Onlar da vaat edilmiş topraklar olayına iman ederler ancak.
Yorumsuz olay bundan ibarettir.
*
Bir topluluğu topyekûn ifsad etmenin en basit yöntemi, onların başına, onların kıymet verdikleri değerleri dillendiren, onlardan görünen, ama esasta onların ocağına incir ağacı dikmeye gayretli , kurtarıcı olduğuna kesin itikad ile ona itaat edilen bir yöneticiyi geçirebilmektir.
Bunu sessiz sedasız yapmayı başaran bir güçten sakınmanın bir anlamı yoktur, o er geç emeline ulaşır. O lidere kör itaat ile tabi olacaklara da başka bir kader yakışmazdı zira.
Bu cümlelerin gayesi sadece şudur: Aklı başında insanlar, kişilere değil, ilkelere önem verirler ve kurtarıcı beklentisine girmeden, makul bir hayat yaşamayı öncelerler.
*
Kur'an derslerinde Kur'an'ı Arabi okumak öğretiliyor ya, okunan ayetlerin ne dediği, mesajı, meal ve tefsirden de işlenmedikçe bu ders, İslamın amacına hizmet etmiyor demektir.
*
Devlet hem şans oyunlarını hem de diyaneti birlikte idare etmeye çalışırsa, ortaya oynadığım oyun tutsun diye dua edenler çıkar ki, bu olunca hiç bir güç bunu ıslaha güç yetiremez!
*
Mevlit kandili kutlamaları hakkında tarihi bir hatayı düzeltme adına:
Doğum günü tespiti ay odaklı takvim ile belirlenemez, güneş odaklı takvim buna daha uygundur. Ay esaslı takvime göre hareket edilirse yaz vakti doğan birinin doğum gününü bir kış ayında da anmanız mümkün olurdu!
Kadir gecesi de böylece.
*
Çoğu ateistin tanrı reddiyesinin sebebi aslında çok basit bir gerekçe kökenlidir:
Kendi tahayyüllerindeki tanrı algısı buna sebep oluyor. Zihninde kurguladığı tanrı, açlıktan ölen çocuğa izin vermez gibi çıkarımlar mesela.
Halbuki Allah Allah'tır ve O Kendini ne kadarı ile vasfetti ise, biz ancak o kadarı ile Onu biliriz.
Birbirine dokunan veya ilgisiz hayatları, bir yazılım dahilinde kurgulayan, sevk ve idare eden Allah, boşluk bırakmadığı eserini, ölüm sonrasına da taşımıştır. Orası hesaba katılmadığı için, mantığa uymuyor, ama sonraki yaşama dair bir inanç, her taşın yerine oturmasına vesile olacaktır.
*
Tarım ve Orman Bakanlığı tanımlaması iştigal sahası itibarıyla yetersizdir. Su ürünleri de eklenmelidir.
*
Bir idare ilke bazlı değil de kişiye itimat odaklı yürütülüyor ise, suistimal kaçınılmazdır, zira insan son son beşerdir ve beşaret şaşırma ile özdeştir. İtimat, denetlemeyi çoğu zaman ihmal ettirir ve bu da şaşırmayı netleştirir. Mailis Nalars Sarpust Yazıtları mö 3421