İsmail ARSLAN

Her zaman böyle..

İsmail ARSLAN

Hakkaniyet ve merhametin galip geldiği, adaletin hakim olduğu bir dünya dileği ile, iyi yıllar herkese.

Dostlarla iyi ortam paylaşmak ve düşmanları idare edebilmek zanaattir.

İnsan hayatını yaşamalı, kendi gibilerle yaşamalı, kendi olarak yaşamalı. Başkaların hayatlarında atanmış yetkin özne olacağına kendi yaşamında esir yüklem ol.

Yakınca cehennem yakmayı göze alacak kadar kindar ve kendini beğenmiş birine yanaşmak, ateşe benzinle yaklaşmaktır.

Anlattığı, 'benimse' dediği kıymetleri ona ait hayatında görmemiz mümkün olmayan niceler başkalarının hayatını, kabul ettiğini iddia ettiği değerlerle yönetmede ve doğrusu paramparça etmede yarış halinde bir portredeler...

Yaşamı insanca, ona buna zarar vermeden, kendine uygun, varlığını kabul ettiği insanlarla paylaşmak gerekiyor. Buna izin verilmiyorsa, böyle bir ortamdaysan, böyle birinin yanındaysan, yürüyen bir cesetsin demektir... Kop ya da koparıl...

Ben böyle yaşıyorum, sen de öyle... Ben senin gibi düşünmüyorum, sen de onun gibi... Giren çıkan ne o zaman sana bana? Mecbur muyum senin eşeğini sürmeye ben, benim öküzümü gütmeye sen...

Bir derinin altında ne varsa, diğer deri giydirilmişlerde de o vardır; deriye değil, yüreğe bak.

İnsanı insan kılan şu cüz i irade denilen, tercihleme hakkı var ya, işte bu irade ile, hani o doğruyu yanlıştan ayırt etme melekesi olarak neşve bulan idrak, birlikte yorumlanacak olursa,  tüm sırlar ayan olmuyor mu?

Esasen Var Eden, var ettiğine verdiğini verirken çok nazik bir mizanpaj kurgusu ile vermiş değil mi?

Canlı tüm mahlukat da, esasen bu vermeden istisna değil, sadece insana özgü tercihleme hakkını istisna edebilirsiniz, yoksa şu virüs bile varlığını idame etmede O Külli İradenin, ona var olması için ihsan ettiğini, varlığı için kullanmada değil mi?

Yani tüm bu mutasyon var olma çabasının bir yansıması değil mi?

Buradan nelere, nerelere yollar açılıyor, az bir tefekkür dahi kafi, algılamaya esasen.

Bizi yılın başı sonu değil, yolun sonu ilgilendiriyor!

Sen, benim en önemli gelirim olan faize mani olur ve atalarımdan bu yana himmet umduğum tanrılarımı reddedersin, ırkımım imtiyazlarına halel getirirsin, öyle mi, o halde bak bakalım senin o tevhid dinin ile, nasıl emelime hizmetçi kılarım tabilerini diyenlerin, katıp karıştırıp servis ettikleri, himmet, itaat, katılımcı bankacılık dinini terk etmeyenler ile, bunların amcaoğulları Yahudilerin hiç bir farkları asla yoktur.

Uydurukça nasıl dinleşir, aşağıda örneği var:

"Hazreti . Ali şöyle buyurdu:
"Kur'an'ın tüm esrarı Fatiha'dadır, Fatiha'nın tüm esrarı Besmelededir, Besmelenin tüm esrarı 'B'harfindedir." Daha sonra şöyle buyurdu; 'B'harfinin tüm esrarı altındaki noktadır."

Halbuki Kur'an'da noktalama işaretleri Hazreti Ali'nin ölümünden 80 yıl sonra konulmuştur."

Dini böyle böyle bozanlar, kendi dinlerini insanlara yaydılar ve bugün islam gariptir halen bu anlamda.

Bakıyorum koca koca makamlı, rütbeli, okumuş, donanımlı zevat dahi, tüm umutlarını kurtarıcılara bağlamışlar. O geldi ya o kurtaracak diyorlar. Sistemmiş, nizammış bunlar sorun değil.

Hukuk tahsili alanların hepsi derslerden çok iyi hatırlarlar ki bu karizmatik lider algısıdır ve özü itibarıyla bu algı sakattır. Aslolan adil meşru hakkaniyet esaslı nizam tesis edilmesidir.
Bize lazım olan budur. 
Asla şaşırmaz ve hata yapmaz olduğuna inanılan biri, her yerde, gayrında kim varsa hepsinin hata içinde olduğunu anlatıyor.
"Elindeki güç ile diğerinden kendini üstün bilip malzemesiz, yandaşsız söyleyemeyeceğini, iktidar ile söyleyen ve başkaya söyletmeye çalışan niceler aynı tornanın artıklarıdır. İnsanın hayvanla ortak yönü olan hevaya ihtimam  kaidesince bu hep böyledir. güçlü gücünü bir yerlerden devşirmişse güç elinde er geç kepaze olur."
Diyor ki o biri: "Teslimiyetçi bir yaklaşım milletimizin fıtratına terstir." Lakin herkesin kendisine koşulsuz teslim olmalarını da bekliyor.
Çünkü bu coğrafyada kurtarılmayı bekleyenleri etkileme yöntemlerine çokça vakıf. Güdülmeye proğramlanmışın hakkına düşen bir güdücü tarafından güdülmekten başka bir şey olamaz.
Güdenin insafıncadır yönü ve nasibi de.
Ruh ve beden senkronize olduğunda, 
süzülürüz yaşamda, 
aksi durumda 
büzülürüz yatakta.

Yazarın Diğer Yazıları