İslam inanç kurgusu - İsmail ARSLAN

İslam inanç kurgusu


İslam inanç kurgusunun özünde kötü ahlak ve meziyetler zemmedilmiştir malum ki, bu minvalde Gazali tarafından hakkında nas varid olmayan diri ve muayyen bir şahsa lanet okumanın küfür olduğu dahi zikredilmiştir. Yani yok öyle falan millet lanetlidir, filan kişiye lanet olsun kolaycılığı. Lanet okumak demek küfür üzere ölsün dileğidir ve son nefese kadar kimin ne hal üzere öleceği malum değildir.
*
Ciddi yanılgılarından biri, zikri sadece Allah'ın ismini tekrarlamaya hasretmektir. Halbuki zikir, esasta, her iş ve niyette Allah'ın rızasını gözetmektir. Onun esmasına tazim ile, hal ve hareketleri, Onun rızasını  esas alarak tanzim etmektir. Hakikatli zikir budur, murakabe ve yakin halidir.
*
Müslüman, ölmek istemeyeceği hal, görüntü ve ortamda bulunmaktan sakındığı ve işte şu an ölsem de olur hali ölçüsünde sabit kalabildiği zaman kamil mü'min olma yolunda, yol almadadır demektir. 

İyi insan olma ve iyi insan yetiştirme idealinden sapmış her dini akım bir seldir. Kapılanını boğar.  İçine rant girmiş, ticarete siyasete bulaşmıs müesseselerde bu ideal özde asla olmaz, sadece söylemde vardır.

Sağlam sahih bir ahlaka sahip olmayan birini, günde 10 defa camiye girip çıkarken görseniz, şöyle düşünseniz sıkıntı olmaz: Çalacağı ayakkabıların keşfini yapıyor.
*
Ümeyyeoğulları ile Haşimoğulları arasında eski bir kan davası vardı. Hazreti Muhammed aleyhisselam, Haşimoğullarındandı ve Ümeyyeoğulları, Allah bir peygamber göndermiş olsa idi, biz, bu işe daha müstahak olduğumuz için, o Peygamber bizden olurdu kanaatlerini her ortamda dillendirmişlerdi. Malum sonra Bedir savaşı oldu, Ümeyyeoğullarının uluları öldürüldü orada ve Kerbela'da, hazreti Hüseyin'i öldürenler (Bedir'in intikamını aldık) demişlerdi. İşte bu deyiş ile de, tam da orada, Kerbela'da, Aleyhisselam'ın dinini çöle gömerek, kendi anlayışlarını (Arapçılığı) İslam sıfatı ile pazarlamaya ve hatta bunun için hadisleri bile kullanmaya başladılar.

Bunlara itiraz edenleri itibarsızlaştırarak egemenliklerini perçinlediler. İslamın, hazreti Adem'den son Peygambere kadar getirdiği ilkesel duruştansa, anane ve kültürlerini din budur diye sunumladılar ki bugün dahi İslam'ı Ümeyyeoğulları'nın sunduğunca bilen ve dine böyle inanan milyarlar vardır.
Halbuki İslam çok net ilke ve mesajları olan bir dindir ve bir kültürün yaşama tarzı değil, ilkesel bir kabulün ifadesidir.

(Allah'a inan, Ona ortak koşma, Ona saygıda kusur etme, dürüst, doğru, iyi insan ol) mesajlarından gayrısı, ona giydirilen vasıflar ilişiklidir.

Sünni ve Şii akımlar siyasal islamı değişik amaçlarla, ama özde hükümranlık için, pek bir benimseseler de, insanlığın yegane kurtuluşu, ilk Peygamberden son Peygambere kadar hiç değişmeden gelen bir ilkeler dini olan İslam iledir, bunu bugün kabul edemeseler de er geç, tüm İslam alemi bununla yüzleşecektir son son.

Aleyhisselam'ın Murad ı İlahi'yi hayatına tatbik edebilmede kültürünün materyalinden gayrını kullanabilme imkanı tabii ki yoktu. Yani o günün insanının yaşam levazımları dini figürler değildir, maksatlar asıldır. Yeme içmeden tutun, temizlik ve tedaviye kadar ve daha ötesi her mevzuda örfü din telakki edip, maksadı ihmal aymazlığı dinin değil, anlayışı kıt müslümanın ayıbıdır.

Cennet Allah'ın mülkü, biz de Allah'ın kullarıyız. Maksadımız hak, kelamımız berrak.
*
Namaz, bir Allah'a tazim ifadesi ibadettir ve eda şekli, son Peygamber tarafından talim edilmiştir. Namazı Onun kıldığı gibi eda etmek ve namazda ihmalkar olmamak, ümmeti üzerine en büyük vazifedir. Yani ben sadece kıyam halinde Kur'an'ı okurum, olmadı secdede dua ile namazı eda ederim tarzı görüşler, Onun ümmetine ait değildir, ama namazında huşuyu artırmak için, yaptığı hareketleri idrak ile, kıyam nedir, rüku, secde, tahiyyat neyi ifade ediyor bilinci ile yapmak ve okuduğu ayet ve duaların mahiyetini tefekkür, namazın içindendir.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
27Kas

Bazı Tespitlerim

19Kas

Kafa kalp uyumsuzluğu

16Kas
14Kas

Gördüklerim

11Kas

Tespitler