İsmail ARSLAN

Sıkıntı Mevzu

İsmail ARSLAN

Z imiş, A Kuşağı imiş önemli değil, gençlerin sohbet edebilecekleri, sözüne, fiiline güvenebilecekleri, kendisinden kendilerine bir zarar gelmeyeceğine emin olacakları amcalara, teyzelere ihtiyaçları var, lakin yaşı kırkı geçmiş olmasına rağmen kendini hala onsekizindekilere denk zannedenler, ne gençlere o güveni verebiliyor, ne de amca teyzeliği kabullenebiliyorlar.

Sıkıntı mevzu bu, vesselam...
*
Bendeniz Cumhurbaşkanının her şeyden anlamasını ve her hususa dair bir sözü ve fiili olmasını beklemiyorum. Sadece işleri ehillerine havale etmesini umuyorum.

Her bir meseleyi dış güç olayına bağlamaktan bir adım geriye çekilip, içeride işi gücü bu milletin varlığını paraya tahvil olan adı sanı gücü devasa müteahhit muhafazakar sırtı bir yerlere dayalı zevatı biraz mevzu etsek ne olur?
El cevap: Kıyameti erken kopar dillendirenin.
*
'Yargıda Alevi ağırlığını kırdık, Feto yapılanmasını çökerttik' tarzı demeçler ahmaklıktır ve yanlıştır. Devlette hata yapıldı ise aslolan bunu telafi ve yeni hatalara sebebiyet vermeyecek mekanizmayı kurgulamaktır. Mesela konu yargı ise, kesinlikle liyakat ve ehliyet esastır. Falan mensubiyet, feşmekan tabiiyet aranmaz ve böyle bir hava oluşmasına bile asla müsaade edilmez.
Tamam iyi hoşsunuz, geçmişte yapılan ahmaklıkları temizlemek derdindesiniz, pek güzel, lakin bunu liyakat minvalinde yapmaz iseniz, esasta kınadıklarınızdan zerre farkınız yok demektir diye kanaatimi ifade etmiş olayım.
*
Bu kutuplaştırma, germe, bileyleme, kabartma işlerinin son son nelere kadir olabileceğini anlamak için toplum bilimci, allame i azam olmaya gerek yok. Aynı mahallenin çocuklarını birbirine öldürten karmaşalar çok eskimizde değil. Dün sağ sol ülkücülük akıncılık, bugün farklı vasıflarda, aynı cevher üzerinde farklı bir işçilik. Dün sağı solu yuvarlak masasından verdiği direktifle zıplatan, bugün başka bir sıfatlama ile benzer bir çabada...  

Semboller yontuluyor.
Torna makinaları çalışıyor.
Robot ruhlar piyasaya çoktan sürüldü bile...

Dumanı ufukta belirmiş karmaşa günleri geldiğinde o kafası zehir gibi çalıştığını sandığınız nice toplum mühendisliği piyonu ahmak ve aptal zırtapozun göz dönmüşlüğüne, kindarlık ve öç duygusu esaretinde muvazeneyi kaybettiklerine dünya arzı bir kez daha tanıklık edecek.

Yanılgı noktası, değer yargısını "değer" sananların neler yapabileceklerini hesaba katmamaktır. Halbuki dünya böylelerin tahribatlarının eserleri ile tıklım tıklımdır.

Yarım yamalaklık kadar korkunç bir düşman yoktur.

Etki tüccarı, emel pazarlar.

Marifeti iknadır. İkna edilmişlerin hepsi aynı lahananın yapraklarıdırlar. 
*
Çok basit bir kuralı hatırlatalım:
Eğer üretimi yerlileştiremez iseniz ve talep edilen mal ve hizmetleri ithal etmek durumunda iseniz, nerenizi yırtarsanız yırtın, o üreten ve size satanların borusu ötecektir.
Dışarıdan almak zorunda kaldığınız ürünleri burada üretmekten daha büyük bir hedefiniz olamaz. Madem talep var, arzı sizin çözmeniz lazım.
Borcu borçla çevirmek evet bir sanat ve bazı tüccara bazı imkanları tahsis ederek, onları güçlendirmeniz de bir gaye içindir, eyvallah da onlarca değil, yüzlerce değil, binlerce fabrika açmadan,  yerli tarım ve sanayiyi şahlandırmadan bağımsızlık hayaldir.
*
İlahiyat fakültelerine mekasıt ilmi zorunlu ders olarak konulmadıkça, dini orta çağa gömmekten kurtulamayız. Kuralın gayesi nediri ortaya çıkarma ilmi.
Mesela deniz mahsullerinden midye, istiridye neden yenmez veya yenir? Tiksinti, iğrenme, mideyi kaldırma yaşanıyorsa mesela kişisel olarak yenmez gibi. Sünnet olan misvak mıdır, ağız diş temizliği midir gibi.
*
Gavur, bir deprem tertibi ile, İstanbul'u işgale teşebbüs edebilir öngörüm var, bu da burada dursun.

Bakalım kim hangi safta yer alacak?

Not: ABD, fay hatları üzerinde dilediği yerdeki faya, istediği şiddette depremi tetikleyecek enerjiyi intikal ettirebileceği teknolojiye sahip ve bununla, nice ülkeyi tehdit dahi ediyor.

Gölcük, İzmir depremlerinde de parmakları var kanımca ve olası İstanbul depremi ile, ülkeme bu kudretle ayar veriyorlar.

Bizde bu kudreti, lehimize çevirip, onları silahları ile vurabilecek yeterlilikte kadro da mevcut esasen. 
"
Bu mevzuat yapıcılar kesinlikle dünya dışından gelmeler. Vatandaş engelli, ama çalışabiĺir durumda, engelli ve araç kullanamaz durumda veya, ya da bakım yardımı alması uygun bir engelli. Raporlama kriterinde aynı kıstaslar ile, tek tip oran ile hepsi aynı bakış ile değerlendiriliyor. Yahu engeli çalışmasına mani olmayıp, araç kullanmasına mani olanla bakım yardımı alması gereken ile vergi indirimi yapılacak engeli aynı potada karıştırmak cehalet ve şapşallık değil de nedir?

Yazarın Diğer Yazıları