Bir hafta Bir Yazar: Fahri TUNA

Mütebessim çehresi ve mütevazı yaklaşımıyla insanların gönüllerini fetheden munis bir insan. Kısa zamanda kelimelerle resminizi çizen bir portre yazarı. Dergileri ve kitapları birbirinden ayırmayan kültür adamı. Uzak şehirleri keşfederek onları bizlere şehir portreleri olarak aktaran bir seyyah. Yazın hayatında ilham aldığı güzel insanları beyan eden vefalı bir adam.

Fahri Hocam, önce sizleri yakından tanıyabilir miyiz?               

1959 Sakarya doğumlu mühendis meczup bir amcayım. Edebiyat okuyacakken - baba zoruyla - mühendislik okuyan bir kalem. Yirmi beş sene memuriyet: Mühendis, su müdürü, kültür müdürü, kültür daire başkanı. Emeklilik. Emeklilikte dört sene vali kültür sanat danışmanlığı. Toplamda 144 sayı yayımlanan üç farklı dergide genel yayın yönetmenliği. Yaklaşık kırk yıllık yazma serüveninde aralarında Dergâh, Yedi İklim, Hece, Edebiyat Ortamı ve Ay Vakti de bulunan yirmi beş farklı dergide yayımlanan insan portreleri, şehir portreleri ve denemelerin yayımlanması. Kırk yılda on dördü biyografi, beşi portre olmak üzere toplam yirmi dört kitap. İşte öyle bir şey.

Yazma serüveni nasıl başladı? Yazma isteği ve yeteneğinin oluşmasında kimlerin katkı ve yönlendirmesi oldu?            

Lise birinci sınıfta edebiyat dersimizde hikâye ödevini yaptığımızda fark edildim. Son sınıfta da edebiyat kolu başkanıydım. Arapça öğretmenimiz merhum Numan Yazıcı sayesinde Necip Fazıl ve Sezai Karakoç okumaya başladım. Üniversitede Sami Güçlü - Abdullah Gül sayesinde Cemil Meriç’i ve Bu Ülke’sini tanıdım. Sonraları Cahit Zarifoğlu ve İsmet Özel’den beslendim. Sonraki yıllarda özdeyiş yazarı Ş.’nin (Mehmed Selahaddin Şimşek’in) çok katkısını gördüm. Nitekim yirmi yedi yaşımdayken beni portre ve biyografiye yönlendiren de odur. Haklarını ödeyemem bu güzel insanların.  

Fahri Hocam, yazma tutkusu olan, yazar olma hayalleri taşıyan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?                     

Tam on yedi yıldır, on iki ayrı şehirde her biri on altı atölye - kırk saat süren, yetmiş dokuz yazarlık mektebi organize eden ve dersler veren bir abinizim. Liseli ve üniversiteli genç yetenekleri iyi tanıyorum. Her şeyden önce iyi bir okur olsunlar. Tecrübeli bir yazara yazdıklarını gösterip hangi alan(lar)da yeteneği olduğunu tespit edip olanlara yönelsinler. Yazdıkları alanın ustalarını sağ-sol ve yerli yabancı ayırmadan okusunlar. Sabırlı olsunlar. Zaman içinde kendi koku renk ve üsluplarını yakalasınlar. Mutlaka en az üç edebiyat dergisini takip etsinler. Üst düzey yazarları/metinleri takip etsinler. Merhum Âkif gibi, az kitabı çok okusunlar. Ve az yazıp çok okusunlar.

Kitaplarınızın veya eserlerinizin isimlerini öğrenebilir miyiz

On dört biyografi kitabım var. Beş de portre: Akşamın Aydınlığında Portreler (Değişim, 2010), Yaşa’yan Portreler (Meserret, 2015), Kırk Güzel İnsan (Meserret, 2017), Osmanlı Medeniyetinin İzinde 40 Şehir Portresi (Hayy, 2019), Kırklanmış Portreler (Hece, 2022, Eskader 2022 Yılın Portre Kitabı Ödülü’nü aldı). Ayrıca ömrümün ilk kırk yılını kaleme aldığım Kırkikindi (Meserret, 2014) adlı bir de otobiyografi kitabım bulunmaktadır.

Yazarlık serüveniniz de unutamadığınız bir hatıranızı paylaşabilir misiniz?                                                                      

Kırk yılı aşan yazma serüvenimde yüzlerce edebiyat anımız var elbette. Her yazar gibi. Bilmem hangisini anlatsam. Edebiyat sayesinde yirmi üç ülke - yüz altmış şehir gezdim. Para kazandırmasa da iyi bir çevre ve hayat kazandırdı. Şükrederim. Bir gün baktım, telefonum çalıyor. Kayıtsız bir numara. Açtım, Ben Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden Doç. Dr. Selami Alan. Yeni yayımlanan kitabımda sizden çok faydalandım. Adresinizi verirseniz, size imzalayıp göndermek istiyorum, dedi.

Memnuniyetle verdim. Üç beş güne kargo ile geldi söz konusu kitap. Baktım, Tarık Buğra’nın öykücü eşi Hatice Bilen Buğra ile ilgili bir kitap. İlk on beş sayfada kendisiyle 1991’de yaptığım söyleşiden ve 2002’de yazdığım portresinden on iki alıntı. Biz yazarların bazen kapıldığımız bu kadar yazıyoruz, bir işe yarıyor mu acaba? Duygusuna iyi bir cevap oldu. Galiba yazdıklarımız işe yarıyormuş.

Ne güzel bir duygu. Düşüncelerinizin yankı bulması, birilerine ilham olması. 

Fahri Hocam, vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Söyleşi: Mustafa Balaban
 

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme

Kayseri Gündem - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
WhatsApp İhbar Hattı
0533 704 84 10
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!