Bir hafta Bir Yazar: Kerim SANDAL
Kelimelerin şifresini çözmeye çalışan bir etimolog. Kısa zamanda kadim bir dost sıcaklığı gösteren bir insan. Yok olmaya yüz tutmuş kelimelere hayat veren bir edebiyatçı. Yaşadığı topraklara vefasını hacimli bir kitapla gösteren bir yazar.
Kerim Hocam, önce sizleri yakından tanıyabilir miyiz?
Hacılar ilçesinde doğdum. İlkokulu Hacılar Merkez İlkokulunda, ortaokulu ve liseyi Kayseri Merkez İmam Hatip Lisesinde okudum. O dönemler İmam Hatip Liseleri ortaokulla beraber 7 seneydi. Üniversiteyi ilk tercihim olan Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümünde okudum. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Dili Programında yüksek lisans yaptım.
Öğretmenliğe 1995 yılında Ümraniye Necatibey İlköğretim okulunda Türkçe öğretmeni olarak başladım. 1998-2002 yıllarında İstanbul Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak görev yaptım. O zamanlar Anadolu liselerinde öğretmen olabilmek için Ankara’da Bakanlıkta sınava giriyorduk. Anadolu liselerinin özelliği vardı yani. Şimdi her okul Anadolu lisesi. Sonra Kayseri’ye tayin istedim. Bünyan’a çıktı tayinim. 2002-2005 yıllarında Kayseri Bünyan Anadolu Lisesi, Bünyan Naci Baydemir İmam Hatip Lisesinde görev yaptım. 2005-2012 yıllarında Hacılar Çok Programlı Lisesinde müdür yardımcısı ve müdür vekilliği görevlerinde bulundum. Rotasyon nedeniyle 2013 yılında Kayseri Fevzi Çakmak Lisesine müdür yardımcısı olarak gittim. Sonra müdür yardımcılığı görevimi bırakıp öğretmen olarak Hacılar Ali İhsan Kalmaz ÇPL’ye döndüm. 2006 yılında Uzman Öğretmen, 2023 yılında da Başöğretmen oldum. Hâlen Gürdoğanlar Çok Programlı Anadolu Lisesinde eski adıyla Hacılar Ali İhsan Kalmaz ÇPL’de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak görevime devam ediyorum.
Kıymetli Hocam, yazma serüveniniz nasıl başladı? Yazma isteği ve yeteneğinin oluşmasında kimlerin katkı ve yönlendirmeleri oldu?
Üniversiteden Hocam, hatta bir dönem Türk Dil Kurumu Başkanı olan Mustafa KAÇALİN sayesinde etimolojiye merak sardım. Bu merak büyüdü ve araştırmaya sevk etti beni. Bir dönem HADAK(Hacılar Arama Kurtarma Dağcılık ve Kış Sporları Kulübü)’ın resmi yayın organı olan HADAK dergisinde hem yazı işleri müdürlüğü yaptım hem de “Kültür Edebiyat” köşesinde “Kelimelerin Gizli Dünyası” başlığıyla yazmaya başladım. Bu, okuyuculardan çok ilgi gördü. İlk başta ölçünlü dilde, yani standart dilde kullanılan sözcüklerden de yazıyordum. Sonra Hacılar ağzı kelimelere yöneldim. Bu daha çok ilgi gördü. Hacılarlı bazı akademisyen hocalarım bu yazıların çok değerli bir araştırma olduğunu ve mutlaka kitap haline getirilmesi gerektiğini söylediler. Kitabın yazma süreci pandemi döneminde hız kazandı. Bu dönemde iyice kitaba yoğunlaştım. Zaten kelimeler vardı ama eş, dost, akraba şunu da yazdın mı şu kelime var mı şeklinde çok destek oldular. Buradan hepsine çok çok teşekkür ediyorum. Sohbet ortamlarında çok kelime biriktirdim. İnsanlar direkt sorunca heyecanlanıyorlar ama muhabbet esnasında bol bol kelime çıkıyor ortaya. Kağıt kalem varsa yazıyorum, yoksa telefonun mesajına yazıp kendime mesaj atıyordum. Kitapta sadece kelimelerin anlamını değil kelimelerin etimolojisini yani hangi dilden geldiğini, hangi evrelerden geçtiğini de araştırdım. Kitaba bir tez hassasiyetiyle çalıştım ve kitabın oluşmasında 50 den fazla kaynak taradım. Böyle bir süreç sonunda kitap çıktı. Rabbime hamdolsun.
Hocam, yazma tutkusu olan, yazar olma hayalleri taşıyan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?
Günümüzde yazmak kolay ama okunası bir eser yazmak zor. İnternet çağında araştırmadan, bir kitap bile okumadan “kopyala-yapıştır” ile eserler yazılmaktadır. Elbette araştıracaksın, yararlanacaksın, kaynak göstererek alıntılar da yapacaksın ama oradan buradan toplama usulü ile eser de yazılmamalı. Şimdi ise yapay zeka ile “kopyala-yapıştır”a bile gerek kalmadı sanırım.
Yazmak bir sanattır. Maksim Gorki, çocukluk yıllarında Tolstoy’un bir hikayesini okurken içinde büyülü bir şey mi var diye havaya kaldırır bakarmış. Yazı öyle etkili, öyle büyüleyici…
Yazmak için okumak lazım, dolmak lazım, olmak lazım… Bir çizgimiz bir yolumuz olmalı. Bu konuda öykündüğün, örnek aldığın biri olmalı. Orijinal olmalı elbette eserimiz ama hiç kimseye benzemesin derken hiçbir şeye benzemeyen bir eser de olmamalı.
Kitaplarınızın veya eserlerinizin isimlerini öğrenebilir miyiz?
Kayseri Hacılar Ağzı Kelimelerin Gizli Dünyası adlı kitabım, adından da anlaşılacağı üzere Hacılar'ın söz varlığını etimolojik açıdan inceleyerek dil bilimine ve kültürüne katkı sağlamak amacıyla yazılmış sözlük türünde bir eser.
Dergilerde “Kelimelerin Büyüsü, Toprağın Rengi Neden Kırmızı Anne?, Ağlamak Sevmektir, Kaçkar Dağları, Hatıralar, Kelimelerin Gizli Dünyası” adlı deneme, makale, anı türünde yazılarım yayımlanmıştır.
Kerim hocam son olarak, yazarlık serüveniniz de unutamadığınız bir hatıranızı bizimle paylaşabilir misiniz?
Dergide yayımlanan yazılarımdan birini görev yaptığım okuldan aynı branştan olan bir arkadaş internetten okumuş ve çok beğenmiş. Yazının çıktısını da alıp altındaki ismi göstererek “Bunu siz mi yazdınız?” diye sordu. Ben mahcup bir vaziyette “Evet hocam” dedim. Ben o dönemler idarecilik yaptığım için belki edebiyat alanından uzaklaştığımı düşünmüş olacak ki, aynı soruyu birkaç kez tekrarladı. Ben yazdığım metnin orijinalini gösterince de çok sevindi. Ben daha çok sevindim. Değer verdiğim bir edebiyat öğretmeni tarafından yazımın övülmesi beni ziyadesiyle memnun etmişti.
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim Kerim Hocam.
Söyleşi: Mustafa Balaban
Bakmadan Geçme





