• Haberler
  • ERÜ'de adil bir yönetim olacak

ERÜ'de adil bir yönetim olacak

Erciyes Üniversitesi'ndeki küskünlük ve gruplaşmalara dikkat çeken ERÜ Rektör Adayı Prof. Dr. İsmail Kayar, 'Bunların üstesinden gelinmesi adil bir yönetimle olur. Böylelikle yeni kamplaşmalar önlenebilir. Üniversitede bir dönem rektörlük yaptığımda bunları oldukça azaltacağımı düşünüyorum' dedi.

Söyleşi: Bünyamin Gültekin

Erciyes Üniversitesi Rektörlük seçimleri ile ilgili adaylarla yaptığımız söyleşilere devam ediyoruz. Bu hafta 17 Aralık Perşembe günü yapılacak olan seçimde sona gelindi. Bugünkü söyleşi köşemizde rektör adaylarından ERÜ Rektör Adayı Prof. Dr. İsmail Kayar bulunuyor. Kayar, rektörlük için gerekli bilgi ve deneyime sahip olduğunu söyleyerek, üniversitede son zamanlarda artan küskünlük ve gruplaşmalara dikkat çekti. Kayar, adil bir yönetim anlayışı ile bu sorunun üstesinden geleceğini kaydetti. Prof. Dr. Kayar ile gerçekleştirdiğim bu özel söyleşimizde Kayar’ın, özellikle akademik personel ve kampus alanı ile ilgili hayata geçireceği projelerini ayrıntıları ile okuyacaksınız.

“Rektör olmak için gerekli tecrübeye sahibim”

Neden aday oldunuz?

Erciyes Üniversitesi’nin sorunlarına sadece rektörlük seçimleri vesilesiyle kafa yoran biri değilim. Üniversitemizde uzun süre görev yaptığım için üniversitenin gerek akademik gerekse fiziki altyapısını ilgilendiren meselelere hakimim. Asistanlığımdan itibaren üniversitenin yönetimiyle ilgili bazı çalışmaların içerisinde bulundum, çeşitli akademik ve idari görevler üstlendim. Rektörlük ciddi bilgi birikimi, tecrübe ve fedakarlık isteyen bir hizmet makamıdır. Bu gibi görevlere talip olan insanların geçmişinde bunlara altyapı oluşturacak tecrübelerinin olup olmadığını değerlendirmek lazım. Akademik hayatı boyunca üniversitede hiçbir idari görev üstlenmeyen ve bunlara ilgi duymayan kişilerin birdenbire ben rektörlük yapacağım demelerini çok ilginç buluyorum. Her profesörün rektör adayı olması hakkıdır, ama bu konularda hiç ilgisi alakası olmayan birinin, üniversitenin sorunlarını anlamak ve bunlara makul çözümler üretmek için rektörlük süresinin yarısını boşa geçireceğini düşünüyorum. Bu nedenle rektörlük görevine talip olan arkadaşlarımızın öteden beri bu konulara ilgi ve merakının olması artı bir değerdir. Ben bu altyapıyı ve heyecanı taşıdığımı düşünerek rektörlüğe aday oldum.

“Bir adım öndeyim”

Üniversitenin akademik ve idari personeline yönelik gerçekleştirmek istediğiniz projeler nelerdir?

ERÜ, 60 bin civarında öğrencisi 5 bin civarında personeliyle büyük bir üniversitedir. Hukukçu olmam sebebiyle sorunlarla uğraşmak ve sorun çözmek benim uzmanlık alanımdır, bu nedenle de bir adım öndeyim. Rektör seçilmem halinde, oluşturacağım dinamik bir çekirdek kadro ile birlikte üniversitemizin sorunlarının rahatlıkla üstesinden geleceğimize ve üniversiteyi daha ileri taşıyacağımıza inanıyorum.

ERÜ gerek bilimsel yayın gerek eğitim öğretim yönünden iyi durumdadır. Bunda, kuruluşundan itibaren görev yapan önceki rektörlerin ve tüm öğretim üyelerinin emeği vardır. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Fakat üniversitede geçmişten gelen ve sürekli yenileri eklenen küskünlükler, bloklaşmalar ve gruplaşmalar var.  Bunların altında, siyasi ve ideolojik düşünce farklılıkları olduğu gibi nimet ve külfet dağılımında adil davranılmaması veya yaşanan sorunların çözümsüz bırakılması gibi sebepler de var. Birçok fakülte ve yüksekokulda öğretim elemanlarının kategorize edildiğini, yönetimde olanları veya yönetime yakın olanların diğerlerine mesafeli durduğunu üzülerek görüyoruz. Bunların üstesinden gelmek için başarıyı teşvik eden, rekabete dayalı bir çalışma ortamına ve adil bir yönetime ihtiyaç vardır. Rektör seçilmem halinde makul sürede bu sorunları asgariye indirebileceğimi düşünüyorum.

Üniversitelerin temel fonksiyonları bilimsel araştırma, eğitim-öğretim ve uygulamaya katkı sağlamaktır. Üniversiteleri bilimsel yayınlar yönünden sınırlı olarak derecelendiren mekanizmalar var. Üniversitemiz de bu sıralamalarda bir çok yönden ilk 10’un içerisinde yer alıyor. Bunu daha yukarılara taşımak için çalışacağım.

Eğitim, öğretim yönünden üniversitelerin verdiği hizmeti ölçen ve denetleyen mekanizmalar yetersiz. Mesela üniversitelerin herhangi bir biriminde eğitim iyi gidiyorsa buna dair bir takdir veya teşvik yok. Kötü gidiyorsa buna dur diyen de yok. Böyle bir mekanizma olmadığı gibi buna ihtiyaç duyan da yok. Verilen yükseköğretim hizmetinin kalitesini hiç tartışmadan olduğu gibi sürdürülmesini doğru bulmuyorum.

“Asıl yükü taşıyanların taleplerine önem vereceğim”

Öğretim üyelerinin büyük çoğunluğu sürekli olarak bilimsel çalışmasıyla, dersiyle, projesiyle vs. meşgul olmaktadır. Bunların genellikle üniversite idaresinden bir talepleri yoktur ve rektörü yılda bir iki kez ya görür ya görmezler.  Aslında, rektörlüğün üniversitenin asıl yükünü sırtında taşıyan bu öğretim üyelerinin ne düşündüğünü, ne istediğini araştırması ve bunlar için rahat ve huzurlu çalışma ortamları sunması gerekiyor. Üniversite yöneticilerinin sadece önlerine gelen sorunların içerisinde kaybolarak, üniversitenin asıl yükünü taşıyan insanlara yeteri kadar ilgi göstermediklerini düşünüyorum. Kısmet olur da rektör olursam, üniversitenin asıl yükünü taşıyan hocaların ne dediğine, talep ve ihtiyaçlarının ne olduğuna önem vereceğim.

“Atama ve yükseltme kriterlerini yeniden düzenleyeceğim”

Seçim vesilesiyle görüşme imkanı bulduğumuz özellikle genç öğretim üyelerinin en fazla tedirgin olduğu konuların başında mevcut atama ve yükseltme kriterleri gelmektedir. Bunların yeteri kadar tartışılmadan ve öğretim üyelerinin görüşleri değerlendirilmeden uygulamaya konulduğu anlaşılıyor. Akademik atama ve yükseltme kriterleri konusunda öğretim üyeleri arasında tam bir mutabakat sağlamak mümkün olmasa da mümkün olduğu kadar uzlaşma aranmalıdır. Rektör seçilmem halinde ilk 6 ay içinde atama ve yükseltme kriterleri yeniden ele alınacaktır. Tüm öğretim üyelerinin görüşleri de alınarak, yetkili kurullarda görüşülerek gerekli değişiklikler yapılacaktır. Bu konudaki şahsi kanaatim, ana ilkeler belirlendikten sonra bölüm/anabilim dalı düzeyinde alt ilkeler belirlenmelidir. Mesela, yıllar önce kurulan ve öğretim üye sayısı yeterli olan bölümlerde çıtayı yükseltmek gerekir. Buna karşılık, yeni kurulan ve öğretim üyesi temininde güçlük olan bölümler için daha düşük kriterler belirlenmeli ve bunlar tedricen yükseltilmelidir.  Ayrıca belirlenen kriterlerin uygulanması için daha makul bir geçiş dönemi belirlenmelidir. Çünkü hukuk güvenliği ve kazanılmış haklar sistemi, akademik ve özel hayatını önceden planlayan insanlara sürpriz engeller çıkarılmamasını gerektirir.

                 

“Mobbing’le aktif mücadele edeceğim”

Yapılan bilimsel araştırmalara göre üniversiteler mobbingin (işyerinde psikolojik baskı) en yaygın olduğu kurumların başında geliyor. Bunlardan bazıları yargıya ve basına yansıdığı için duyuluyor, ama duyulmayan da haddinden fazladır. Mobbingle mücadele etmek kolay değildir. Rektör seçilmem halinde bu amaçla rektörlük bünyesinde bir merkez kurmayı ve her seviyede mobbingle aktif mücadele etmeyi düşünüyorum.

Üniversitede uygulamaya konulan merkezi öğrenci işleri uygulaması gerek öğrenciler gerekse öğretim elemanları yönünden büyük sıkıntılara sebep olmuştur. Şüphesiz merkezi sistemin personel tasarrufu sağlamak ve işlemleri hızlandırmak gibi olumlu yönleri vardır.  Fakat, kampüsümüz oldukça büyüktür, fakülte ve yüksekokullarla rektörlük binası arasındaki mesafeler uzundur.  Diğer yandan, öğrenci işlerindeki idari personelin bir kısım işleri akadamik personele yüklenerek personel tasarrufu sağlamak iyi bir yöntem değildir.  Rektör seçilmem halinde, öğrencilerin ve öğretim elemanlarının görüşlerini de alarak merkezi öğrenci işleri uygulamasını yeniden ele alacağım.

“Kampus ihmal edildi”

Erciyes Üniversitesi’nin kampus alanını iyileştirmek için neler yapmayı planlıyorsunuz?

ERÜ’nün kampüs alanı epeyce dağınık ve hastaneler bölgesinde bina yoğunluğu var. Buna bağlı olarak ciddi araç trafiği ve otopark sorunu oluştu. Üniversiteden geçen tramvay güzergahının doğru planlanmamış olması bu yoğunluğu daha da artırmıştır. Sabancı Kültür Sitesinin etrafı, lojmanlar ve hastaneler civarında yeniden planlama yapılarak trafik daha akışkan hale getirilebilir.

Kampüsün yeteri kadar canlı olmadığını düşünüyorum.  Konu özellikle ikinci öğretim öğrencileri yönünden önemlidir. Kampüsün insanların rahatça girip çıktığı, gece de iyi vakit geçirilen, kütüphanelerin geçe de açık olduğu bir kampüs haline getirilmesi gerekiyor. Bunun için uygun mekânlar lazım. Bunlar ERÜ’de ihmal edilmiştir.

Acil servisin karşısındaki alanda büyük bir otopark alanı var. O alana katlı otopark, AVM ve uygulama oteli yaptırmayı planlıyorum.  Kampüsün bir kaç noktasında da yap işlet devret şeklinde restoran ve kafeler açmayı, bunlarla kampüsü hareketlendirmeyi düşünüyorum. Bunun için en uygun yerlerden biri de yüzme havuzunun arkasındaki alandır. 60 bin öğrencisi 5 bin çalışanı olan, hastaneleri, lojmanları, camisi, misafirhanesi bulunan ve içinden tramvay hattı geçen bir kampüste bunlar çok gereklidir ve bütçe dışı imkanlarla kolayca yapılabilir.

“Havalı ama içi boş sözcüklerden nefret ediyorum”

Özellikle, söyleyenlerin de gerçek manasını bilmediği bir kaç kavramdan nefret ediyorum. Mesela ‘üniversite sanayi iş birliği’ ve ‘ortak akıl’ bunlardan ikisi. Üniversite sanayi işbirliği 50 senedir konuşulur, bu amaçla vakıflar dernekler kurulur, üniversite burada sanayi orda durur ama işbirliği bir türlü gerçekleşmez.  Ben bu işbirliğinin önündeki engelleri ve nasıl aşılacağını gayet iyi biliyorum. ERÜ’deki her bölümün sanayiye, ticarete ve halka dönük yapabileceği çalışmalar var. Öğretim elemanlarımızın uygulamaya dönük çok başarılı çalışmaları var. Bunlar teoride ve tozlu raflarda kalmamalı. Bunlara dair önemli projelerim var ve bunları ciddi şekilde destekleyeceğim.

Üniversitenin “ortak akıl” ile yönetileceğine dair sözlerin de içi boştur. Binlerce personelin mi yoksa onbinlerce öğrencinin mi ortak aklından söz ediliyor belli değil. Üniversiteler Anayasal kuruluşlar ve nasıl yönetilecekleri 2547 sayılı kanunla belirlenmiştir. Senato ve yönetim kurulu gibi üniversitenin karar ve yönetim organları iyi çalıştırılırsa ortak akıl olur zaten.  Bin yıllık “istişare” veya “demokrasi” ye ortak akıl deyinceyeni bişey olmuyor yani.

 “Şehir merkezine ERSEM’in şubesini açacağım”

Öğretim elamanları ve birinci derece yakınları üniversite hastanelerinden öncelikli  ve ayrıcalıklı olarak yararlanacaklar. Diş hastanesinde bu sistem başarıyla uygulanmaktadır. Bu projenin hastanelere ve doktorlarımıza ilave yük getiren veya mali kaynak gerektiren bir yönü yoktur.

Üniversitenin yemek hizmetleri çok daha iyi olmalı. İyi bir işletmecilik uygulamasıyla mevcut öğretim üyeleri  yemekhanelerinde seçmeli ve alternatif menüler sunulabilir.

Teknoparkın kapasitesi ve etkinliği arttırılmalıdır. Teknopark, mevcut haliyle vergi teşviklerinden yararlanacak şirketlere oda kiralayan bir İş hanına dönüşmüştür. Teknopark gerçekten yeni ve teknolojik buluşların hayata geçirildiği bir kuluçka merkezi ve üniversite sanayi işbirliğinin en önemli kapısı olmalıdır.

Öğretim elemanlarının çalışmalarını ticarileştirmek ve üniversite sanayi işbirliğine katkı sağlamak için fikri ve sınai haklar araştırma uygulama merkezi kuracağım.

Meslek yüksekokulu öğrencilerinin uygulamaya dönük staj ve eğitimlerini artırmak gerekir. Bunun için meslek kuruluşlarıyla ve kurumsal firmalarla işbirliği anlaşmaları yaparak, öğrencilerin haftanın en az yarısını uygulamada-stajda geçirmesi sağlanacaktır. Böylece mezun olduktan sonra tercih edilen ara elemanlar yetiştirmeye çalışmalıyız.

Üniversitenin arsa ve arazilerine sahip çıkacağım. Kamu kurumları arasında arsa becayişi olabilir fakat geçmişte üniversitemiz genellikle verdiğinin karşılığını alamamıştır.. Bu konuda üniversitenin çıkarlarını gözeteceğim, kimseye karşılıksız veya ucuza arsa vermeyeceğim.

ERSEM’in şehir merkezinde hizmet vermesi ulaşım ve rekabet yönünden önemlidir. Bunun için şehir merkezinde bir bina temin ederek ERSEM’in şubesini açacağım.

“Adaylar değil arkalarında kimlerin olduğuna dair dedikodular yarışıyor”

Söyleşimize son verirken son olarak neler eklemek istersiniz?

ERÜ rektörlük seçiminde 11 aday yarışacak. Rektörlük önemli bir hizmet vesilesi ve makamıdır.  Bu ağır yükün altına girmeye talip olan tüm adaylara saygı duyuyorum, fakat ben rektörlüğü daha iyi yapacağıma ve her yönden ERÜ’yü daha ilerilere taşıyacağıma inanıyorum.

Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu seçimde adaylardan çok adayların arkasında kimin veya kimlerin olduğuna dair “dedikodular” yarışıyor. Son olarak şunu belirtmeliyim ki, 17 Aralık 2015 tarihinde yapılacak seçimde öğretim üyesi arkadaşlarımdan yeterli destek aldığım taktirde sonraki aşamalarda herkesten fazla atanma şansım olacağını düşünüyorum.

Söyleşi: Bünyamin Gültekin

Prof. Dr. İsmail Kayar Kimdir?

1965 yılında Çorum’da doğdu. 1983 yılında İzmir İmam Hatip Lisesi’nden 1987 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde özel hukuk alanında yaptı.

1988 yılında ERÜ İİBF, 2003 yılında ERÜ Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı’nda göreve başladı. 1994 yılında yardımcı Doçent, 2001 yılında Doçent, 2006 yılında Profesör kadrosuna atandı.

1995 yılında DAAD bursu ile Almanya’da Üniversitat Des Saarlandes’de çalışmalar yaptı.

15 lisansüstü tez yönetti. Yayınlanmamış 10 kitabı ve 40 civarında bilimsel makalesi bulunmaktadır.

2004-2012 yıları arasında Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin kurucu dekanı olarak görev yaptı. Üniversite hukuk müşavirliği, üniversite etik kurulu üyeliği, üniversite vakfı yönetim kurulu üyeliği, fakülte dekan yardımcılığı, enstitü müdür yardımcılığı, bölüm/anabilim dalı başkanlığı, fakülte/enstitü yönetim kurulu üyeliği gibi idari ve akademik görevler üstlendi.

İngilizce biliyor. Evli ve 3 çocuk babası.

Rektörlük seçim süreci nasıl işleyecek?

Erciyes Üniversitesi Rektörlüğüne 11 aday var. 17 Aralık günü saat 09.00-17.00 arasında öğretim üyelerinin kullanacakları oylarla en çok oy alacak ilk 6 aday YÖK’e bildirilecek. 22-23 Aralık tarihlerinde YÖK, rektör adaylarını inceleme komisyonunu başlatacak. Teamüllere göre ilk 6 adayın 22-23 Aralık tarihlerinde mülakata çağrılması gerekiyor. YÖK mülakatın sonucunda bu 6 adaydan 3’ünü eleyecek ve 3 tanesini 25 Aralık’ta Cumhurbaşkanı’na gönderecek. 25 Aralık’tan sonra Cumhurbaşkanı, bu 3 adaydan bir tanesini rektör olarak atayacak. Bu kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından rektörlük süreci tamamlanacak.

Bakmadan Geçme

Kayseri Gündem - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
WhatsApp İhbar Hattı
0533 704 84 10
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!