Hristiyan akidesinde İncil müjde demektir ve müjde de, İsa'nın tanrısal yetkinliklerinden vazgeçerek, ona tabi olacakların günahlarının kefareti için, kanının akıtılmasına razı gelmesine iman edenlerin onun göksel krallığına katılacaklarıdır.
Bizim İslam kaynakları bu netlikte ifade etmediği için, bu Hristiyanlar neye iman ediyora dair bir bilgilendirme olsun diye ifade etmek istedim. Bu göksel krallığın, dünyadaki tezahürü de vaat edilmiş topraklar üzerinde kurulacak büyük yahudi krallığıdır ki, İsa, krallık kurulunca, başına geçmek için gökten inecek. İşte hristiyanların akidesince tüm hikayenin aslı esası bu. Bu topraklardaki savaşlar tam da bunun için işte. Yani mevzu bir İsrail projesi değil tek başına ki, esasen Yahudiler, bu hikayedeki İsa motifine inanmazlar, onlara göre mesih henüz gelmemiştir. Onlar da vaat edilmiş topraklar olayına iman ederler ancak.
Yorumsuz olay bundan ibarettir.
*
En başta en yetkili olan dahil olmak üzere tüm idari görevlerde bulunanlar asla kendi hallerine bırakılmamalı ve kesinlikle sahih bir denetim mekanizması ile kontrol altında olmalılardır. Hazreti Ömer'e giydiği gömleğin hesabını sorduran ve bu sorgudan gücendirmeyen algı hakim olursa ancak yöneticilerdeki nefsani zaaflar ile başa çıkılabilir.
İnsan odur ki asla güce doymaz. Hep bir tık fazlasının peşindedir ve bu tatminsizlik ona doğru yanlış her şeyi yaptırabilir. Bununla mücadenin asli şartı kontrol ve gerektiğinde müdahaledir.
*
Ne görüntü yakalamışsa, osun sen, başkası için. Seni, seninle değil, gördüğü ve algıladığınca bilin muhatap. Sen, o an, onda ne çağrıştırdı isen, sadece odur, sana dair bakışı. Bu sebeple tahliller bir türlü oturmaz yerine.
*
Cumhuriyetin yüzüncü yılında bir af çıkacak kanımca, ama bu af, kişilere karşı işlenen suçları kapsamamalı, sadece devlete karşı işlenen suçları dair olmalıdır. Özellikle kandırılan, şapşallıkları sebebi ile, cana kast etmemiş terör örgütü iltisaklıları, topluma kazandırmak makul olacaktır.