İsmail ARSLAN

Derlemelerim

İsmail ARSLAN

Dün canından çok sevdiğine bugün merhabayı kesene neden öfkelisin; niceler merhabanı beklemekte değil midir?
*
Devlet, tüm kurumlarını bağımsız denetime açmalıdır. En azından buradan başlanabilir.
*
ABD neden güvenli bölge ister sorusunun cevabı çok basittir. Türkiye'ye inşa ettireceği evlere yerleşecek göçmenleri kontrol altında tutarak, tehir etmek zorunda kaldığı evangelist planları için İngiliz taktiği kullanarak mehdiyyun kalkışması adına Kürt İslam Teali Cemiyetini bölgede canlandırmak ki bu uğurda Kandil'i de harcayacaktır.
*
Liyakat diyoruz da nedir bu kelimenin yansıması idarede der iseniz, sadece 4 yıllık bir fakülteyi bitirerek, iyi bir puan ile memur olmak mıdır sadece demek lazım.

Buradan paylaştığım engellilere yapılan zulümlerin failleri hep fakülte mezunları mesela ve sorsanız kimseye de fırsat vermezler zekada, lakin maalesef idrak ve muhakeme sahibi midirler sorgulanır. Bunu fakülte vermiyor insana. Bunun için tecrübi irade gerekiyor. Sınanmak envai çeşidi ile hayatla. Empati, vicdan, adalet duygusu ve levazımları gerekiyor ki bunlar da okullarda talim edilesi mevzular değil.

Liyakat, becemeyeceği iştigale uzanmama, oturmaması gereken koltuktan kalkmasını bilmesidir keskin idrak sahibinde ve her topluluk layık olduğu ile muhatap olur bir şekilde.
*
Hani bir atasözü vardır: 'Ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin'

Buradaki 'düşünme derin' öğüdünü düşündüm de, her halde insanı insan eden en özel sermaye olan 'düşünmek' eylemi -iyi niyetli bir yorumlama ile- 'fikir üretmek, analiz etmek, muhakeme yapmak' anlamında kullanılmamış olsa gerek. Olsa olsa aşırı yeis yapma anlamındadır.

Aksi halde 'itaat et' misyonu ürünü, lider ne der ise odur, tebaya muti' olmak düşer, ne işin var düşünce ile, sen tabi ol, senin yerine düşünenlere' mesajı için üretilmiş bir kurgu olduğunu kabul etmek lazım gelir ki, doğrusu bu biçimi ile algılayanın da çok olduğunu bilerek atasözlerine de temkin ile yaklaşmak hayırlı olur kanaatimi paylaşmak istiyorum.

Step sürü insanı zamanından bu yana çok yol alındı; ama aklı fikri ruhu birilerinin yönlendirmesine, yönetmesine muhtaç sayısı azımsanmayacak ölçüde çoktur!
*
İnsan hak ve özgürlükleri, Batıda acı çekilerek, oluk oluk kanlar akıtılarak, kanırta kanırta; Doğuda ise yalvarıp yakartıp, lütuf ve ihsan ile elde edilmiştir.
Hep bundandır buralarda hakkın kıymetini bilmemek ve bir güdücü beklentisi.
*
Hey Gidinin İnsanı

Hani şöyle biri olsa seni sen olarak kabul etmiş, kendi gibi olman için çalışmayan, varlığını varlığınca almış ve varlığını varlığında özümleyebildiğin, ona uydurmasyon film çevirme ihtiyacı duymadığın, onu rahatsız eder diye sözünü tavrını çekinmediğin, hatta onunla ve onda rahatsızlık kelimesini poşetleyip uzaya fırlattığın biri...

Aslında herkesin böylesi biri hep civarındadır; ama hayal ettiğinin içini boşaltıp dışına sürdüğü sertleştirici ile onu dik tutmaya çalıştığı içindir ki, yalan gerçeğin yerini dolduruyor yaşamlarda. Ufacık bir ağırlık bindiğinde tepenin toprağa yapışması bundandır.

Şefkate aşırı susuzluğumuza/muhtaçlığımıza rağmen bize gaddarlık yapanların zulümleri solumuza papatya, sağımıza orkide kokusu gibi bundandır geliyor ve cerahatımızın üzerine sürülen mis kokusu bundandır burnumuzu sızlatmıyor.

Civarımızda soluk alamayanların bir yudum nefes için bize attıkları göbecikler ve şaklabanlıkları görmemize mani olan da budur.

Civarımızdaki niceler aynı torna tezgahı ürünü…

Göbek üstadı...

Yapay, sahte ve hayal alemi mumya ustaları... Kokuyor insan… Ve insanın yaşadığı her mekan…

Kendine şans vermelisin; gerçek her zaman gerçektir...

Yapay ve sahte hayaller asla kesmeyecektir.

Sen neysen senin dibindekinde de üç aşağı beş yukarı olan odur. Kim daha fazla dürüstse o, kendini kendine kendince yaşar; başka değil...

Onlarca yazı okudunuz. Şartlanma, güdüleme, yönlendirme v.s v.s... Dışınızdaki dünyaya dair ilginç ve keyif verici bilgilerin sizdeki yansımaları en derinlere gömdüğünüz tahlilsiz bırakılmış yığınımsı anılardan başka değil.

Örf gütmüş, prensip, ideoloji gütmüş, güden güdene yaşayıp ölmüş öncedekiler de zaten.

Tercihinizse şu yaşama biçimi; niye bu kabulsüzlüğünüz? 

Öfkeniz kime? Neden rahat değilsiniz? Nerede ağız tadınız?

Mecburiyetten aldatılıyor, birilerinin çizdiği yoldan adımlıyorsunuz. İnancınız var mı kendinize?

Yapamazsınız özgün ve özgür iradenizle iki dakika tek başınıza. Birileri yaşamınızı didiklemeli ve siz de burnunuzu sürekli başka yaşamlara sokmalısınız. Yazgınıza yakıştırdığınız bu değil mi ve doğrusu bu yoğun kabulsüzlükte başka ne olabilir ki?

Arıyorsunuz aralarda içeriden insan olmanızın fazlalığı ile bir bilmediğinizi bilirden geldiğinizi, lakin bilmiyorsunuz, gördüğünüz suretlerde de sizde olandan farklı bir şey yok.

Çünkü barışık değilsiniz ve değiller. İyi ve kötü tasniflemelerinizin hepsi bir yerlerin size ’bu budur’u içselleyemediğiniz ne varsa üzerinizde iğreti elbise misalince.

Herkesin yaptığından farklı yapan; ama yaptığının farkında olup, sizin sapıkça dediğiniz işi iradesiyle yapıverip, yaptığından razı kişi, emin olun kendini bir halt sanıp da hiçbir halt olmayan, iradesi onun bunun güdümündeki sürünün küçük cücüğü bir robot et yığınından daha insancıl ve saygıdeğerdir.

Yaşayamadığınız bir damla huzur...

Olmak isteyip de olamadığınızı hissettiğinizi bulma ümidi. En yıkıcı ve acılı kavgalarınızda bile.

Tek derdiniz bu.

Söyleyemezsiniz ama…

Başkalarca libaslanmış ahlak, örf, stil filan derken önünüze konan teleskoplardan kurtulup size ait saf gözlerinizle kirpik mesabenizdeki anı, anın size ait olanını yakalamanız ne mümkün.

Bu nedendendir başkalardaki hafif mutluluk ayaklanmalarını bile bastırma telaşınız.

Sizin dünyanızda sen onu etkilerken o seni etkiliyor. Bunu sen, o, yapmazsanız başka bir yerler, bir biçimde bunu size illa yapıyor.

Etkiliyor etkicibaşıları ve tepiniyorlar üzerinizde.

Etki balçığında ürperti duymanız gereken masum dokunuşlar tarihe karıştı, artık en sert hamle bile tüy dokunuşu geliyor size.

Güveniniz her etkiyle kırılmakta ki bu da size celladınızın bonusu...

Ne diyeyim bilemedim, hayırlı olsun sürülüğünüz mü; ya da iyi gömülmeler mi dilemeliyim?

Not: sadece bir cinse ait yazılmıştır. Üzerine almaması gerekenlerin üzerine almaları kural dışıdır.
*
İnsan doğmak elinde değildi; fakat insan kalabilmek tamamen gayretinin mahsulü olacaktır.
 

Yazarın Diğer Yazıları