İsmail ARSLAN

Görüşlerim

İsmail ARSLAN

Hayat pahalılığı üzerinden yerel seçim için oy tahvili gayretleri malum yerlerin işidir!

*
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleme teklifimdir:

"Mali varlıklarını bağımsız denetime açmayan her dernek, vakıf, sendika, oda, parti vs bilumum STK'lar kapatılır ve mal varlıkları benzen amaca hizmet eden, bağımsız denetime tabi kurumlara aktarılır.

Dini referelerle arz ı endam eden yapılar, eğer devleti fikrince idare ve yandaşını devlete sokma refleksi geliştirirlerse, idareye sızma noktasında böyle bir niyet kayması fark edilirse, tam da o anda devletin işi, onları itibarsızlaştırmak olmalı ki bu millet ikinci fetö mevzusu yaşamasın ve kesinlikle tüm dini refere temalı vakıf, derneklerin mali varlıkları bağımsız denetime tabi tutulmalıdır.
*
Adı üstünde seçim, seçmektir. Kim, kimi veya neyi seçerse, seçtiğinin her icraatına ortaktır son son, aması, danası yok.
Bu arada kimse kimseyi seçim tercihi sebebi ile yargılamasın. Seçim sonrası hayat devam ediyor zira. Birbirimizin yüzümüze bakmaya yüzümüz olsun. 
*
Bu milletin kültüründe "otel" handır. Bir beldeye gidersin, iki üç günlük işin vardır, halledene kadar kalırsın ve sonra sen sağ ben selamet...
Evladının güvenliği, selameti için fikrini beğenmese de çocuğunu  birilerine emanet edenlere doğru alternatif önermek icap ediyor.
Otel olmaz!
Sen kızını oğlunu koyar mısın otele?
Ya ne olur?
Çok şey olur da, kim ne yapar?
Suriyeli sığınmacılar gelmişlerdi. Onları bodrumlarda barınmaya mecbur bırakan bir yapımız var.
Sadece benim şehrimde mesela, gözlerimin önünde her gün önünden geçtiğim 150 daire bomboş duruyor! Belediyeye ait!
Ya ne yapmalı diye sormak bu coğrafyada komedidir.
*
Eğer İslamı Arap kavminin yaşam tarzı olarak anlayanlar var ise, biline ki İslam, örf, anane değil, bir amel, niyet ve ahlak dinidir.
Bu açıdan bakınca dişleri temizlemek için kullanılan malzeme değil, temizleme fiilinin önemi ortaya çıkar gibi, her mevzu buradan rahatlıkla yerini bulur.
*
Din adamlığı (İslamda ruhbanlık yoktur) denilen iğrençliğe bir misal olsun: Vaizi dinliyorum, diyor ki, kul tevbe ettikten sonra aynı hatayı yine işlerse, Allah der ki: Bu kulum benimle alay ediyor. Peki din ne diyor: Tekrar tevbe et. Bu vaiz kendi algısını din diye millete pazarlıyor. Kötüniyetli değildir, ama böyle sonuçta. Allah hepimizi bu gafletten esirgesin. Amin.
*
Karakter yoksunu şahsiyetsiz kişi, kendinden zayıf gördüğünü ezerek varlığını ifade etmeye çalışır. En kolayından da kadına, çocuğa ve dilsiz hayvanata eza cefa ile bu şerefsizliği tatbik eder. Bu sebeple kadına, çocuğa ve hayvanlara yönelik şiddetin ağır müeyyideleri olmalı.
Yok öyle yatarsız hapis, veya para cezası ile bu tarz alçaklıkları ödüllendirme ile adaleti ikame etme aymazlığı. 
Mevzuya buradan başlamak gerekiyor:
Şiddeti doğuran, besleyen mekanizmayı halledemeyecekseniz, şiddeti insana, insandan da hatta kadın ve çocuğa diye ayırmadan ve hayvana yapılanı da aynı kategoride değerlendiren bir ceza mantığı kurgulanmalıdır.
Canavarca his diye tanımlanan vahşiliğin muhatabı insan veya hayvan fark edilmeden, vahşiye, vahşetin karşılığı ödetici değil, önleyici bir yaptırım öngörülmelidir, zira vahşetin bir ödetici cezası olamaz. Olursa bile, yapanın, yaptığından azı olamaz. Bu sebeple her türlü vahşete aynı ceza mantığı ile mukabele edilmelidir.
Önleyici, caydırıcı ceza mantığı kurgulanmalıdır.
*
Bu topraklarda kendini muhafazakar olarak niteleyen bazılarının abuklukları sebebiyle inecek toplu afat diye korkarım, ne yazık ki: Muta nikahı adı altında yapılan fuhuş, fakir gurebanın hakkı zekatı, vakfının binasının yapımına kullanmak gibi kepazeliklere dini kılıf da uydurdukları için tevbe akıllarında bile gelmeyen bu ahlaksızlar, üstüne bir de millete ahkam dahi keserler, derler ki bina ve zina çoğaldığı için deprem oluyor.
Ey sen!  Sünnetullah dışında deprem olacaksa sizin, dinden uydurduğunuz kılıflar ile yediğiniz haltlar sebebi ile olur, olsa olsa.
*
Veda Hutbesi’nde ifade edilen "Kadınlar size Allah'ın emanetidir" söylemi, kızlarını diri diri toprağa gömen bir kültüre ıslah için yol göstermedir. Kadının erkekten farkı olmayan, eşitlikçi, onur ve haklar konusunda hassas kültürlerde erkek kadına, kadın erkeğe yoldaştır, emanet değil.
Emanet sözüni dine uygun anlamak gerekirse, esasen tüm canlılar birbirlerine emanettir. Erkek kadına, kadın erkeğe ve hayvanlar insana, insanlar da hayvanlara.
*
Devlet yönetim biçimi bin kere de değişse, bu ülkede değişen hiç bir şey olmaz, bu ülke insanları kendilerini değiştirmedikten sonra. İltimas, paraya, güce, cinselliğe, bedavadan cennete, ona buna tamah, bir kişilik sorunudur, yönetim biçimi sorunu değil.
*
İslam olayında konunun özü kısaca aşağıdadır:
Allah'a tek tanrı olarak inanan ve Ona sıfatlarında ortak koşmayan, Kitaplarına ve Peygamberlerine itibar eden, iyi bir insan olarak, doğruluk üzere, ahlaklı bir hayat yaşayan, Allah'a saygısını işinde, sözünde, niyetinde ortaya koyan her insanın, Ondan cennet beklentisi talebi haktır.
*
TBMM'nin manevi şahsiyetine emanet edilen hilafetin, yeni anayasa ile, seçilen başkana tevdi edilmesi dünya beşten büyüktür açılımı gereği olacaktır.
*
"İti an, çomağı hazırla","iyi insan lafının üstüne gelir"
Hangi hitabın muhatabı olacağınız, tamamen muhataplarınızla hukukunuzun eseri olacaktır!

Yazarın Diğer Yazıları