Anadolu Selçuklu Devleti'nin iki önmeli sarayından birisi Kayseri'de bulunuyor
Kayseri'nin tarihi ve kültürel mirası açısından büyük önem taşıyan, Anadolu Selçuklu Devleti'nin iki sarayından birisi olan Keykubadiye Sarayı'ndaki kazı çalışmaları, Kent Konseyi toplantısında ele alındı.
Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat Döneminde yapılan, serinletici yönününden dolayı yazlık saray olarak kullanılan önem Şeker Gölü'nün güneydoğu kıyısında bulunan Keykubadiye Sarayı, Anadolu Selçuklu Develeti'nin iki önemli sarayından birisi. Aynı dönemde yine Alaattin Keykubat'ın yaptırdığı Beyşehir Gölü'nün kıyısındaki Kubadabat Sarayı da Konya'da bulunuyor.
Kent konseyinde yapılan toplantı hakkında konuşan İl Kültür Müdürü Şükrü Dursun, “On yıllık süreçte seramik, çini ve o döneme ait metal buluntular gibi birçok önemli esere ulaşıldı. Bu eserler, özellikle Kayseri'deki Selçuklu Uygarlığı Müzesi'nin Keykubadiye bölümünde sergileniyor. Her yıl yapılan kazılar, Bakanlık tarafından sunulup akademik makalelerle yayınlanarak buranın tanınırlığı artırılıyor. Amacımız, bu tarihi alanı daha geniş kitlelere tanıtmak ve bilinirliğini sağlamak” dedi.
Keykubadiye sarayının çalışmaları ile ilgili kent konsey toplantısı yapıldı. Sarayın tarihi geçmişi, 2014 yılında başlayan kazı çalışmalarıyla ve gün yüzüne çıkarılan önemli buluntulara kadar pek çok konunun ele alındığı toplantıda, buranın Anadolu Selçuklu devleti için taşıdığı kritik öneme dikkat çekildi.
Kazı çalışmalarının devam ettiğini aktaran İl Kültür Müdürü Şükrü Dursun, “2014'teki sondaj çalışmalarının ardından, 2015'te Bakanlar Kurulu kararıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Prof. Dr. Ali Baş'ın başkanlığında kazı çalışmaları başladı. On yıllık süreçte seramik, çini ve o döneme ait metal buluntular gibi birçok önemli esere ulaşıldı. Bu eserler, özellikle Kayseri'deki Selçuklu Uygarlığı Müzesi'nin Keykubadiye bölümünde sergileniyor. Bu bölge, Anadolu Selçukluları için kritik bir yönetim merkeziydi. Devlet kararlarının alındığı bu yer, 1237’de Sultan Alaaddin Keykubat'ın vefatından sonra tahta geçen II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, 1243'teki Kösedağ Savaşı'nın ardından tahrip oldu ve bir daha bildiğimiz kadarıyla kullanılmadı. Bölgede yapılan arkeolojik çalışmalarla dönemin izleri ortaya çıkarılıyor. Her yıl yapılan kazılar, Bakanlık tarafından sunulup akademik makalelerle yayınlanarak buranın tanınırlığı artırılıyor. Amacımız, bu tarihi alanı daha geniş kitlelere tanıtmak ve bilinirliğini sağlamak. Arkeolojik kazıların ne zaman biteceği tam olarak bilinemiyor çünkü toprak altında ne olduğu ancak çalışmalar ilerledikçe anlaşılabiliyor. Bu nedenle kesin bir tarih vermek mümkün değil. Ancak, yapılacak restorasyon çalışmalarıyla bölgenin daha çok tanınması için çaba gösterilecektir” şeklinde konuştu.
Bakmadan Geçme





