Bir hafta bir yazar: Harun Aydın 

S/özümüz Aşikar diye yola çıkan kelimelere ruh üfleyen bir şair. İnsanın kelam yetisinin tomografisini çeken bir yazar. Ögrencilere dokunmanın hazzını duyumsamış bir muallim. Fildişi kulelerinde ikamet eden söz ustalarına uzak, iyi fiillerin evreni güzelleştireceğine inanan mütevazı bir kelam sahibi.

Harun Bey önce sizleri  tanıyabilir miyiz?

1979 yılında Kayseri'de dünyaya geldim. İlk ve ortaöğrenimimi Kayseri'de tamamladıktan sonra 2002 yılında Ankara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. Aynı üniversitede yüksek lisans yaptım. Gümüşhane, Malatya, Yozgat illerinde çalıştıktan sonra doğup büyüdüğüm şehir olan Kayseri'ye geldim. Halen edebiyat öğretmeni olarak çalışmaktayım. Talim Terbiye Kurulu kitap inceleme komisyonu üyeliği yaptım. 2017 yılında Yozgat'ta yılın öğretmeni olarak Bakanlık programına katıldım, 2018'de Makedonya, Arnavutluk ve Kosova olmak üzere üç ülkeye 30 şehit yakını öğrencimizle ziyarette bulunduk. 

Bir insan sevdiği bir işi yapıyorsa çalışıyor sayılmaz, derim hep. 20 yıldır aşkla çalışıyorum. Dostlarıma ve bu ülkenin yarını sevgili öğrencilerime selamlarımı iletiyorum sizin vesilenizle.

Yazma serüveni nasıl başladı. Yazma isteği ve yeteneğinin oluşmasında kimlerin katkı ve yönlendirmesi oldu?

Allah ömür versin edebiyat öğretmenim Süleyman Bey, Kayseri Lisesinde öğrenci iken okul dergisinde bir şiirime yer vermişti. Öğrenciye ilham olmak ne demek şimdi daha iyi anlıyorum. Bu mutluluğun devamı için paylaşmak gerektiğini hissettim. "Yazı" ova için de kullandığımız bir kelimedir. Kendimi bir ovanın ortasında özgürce seslenir gibi hür bulurum yazarken. Bende kendini görenlere de iyi gelmek isterim yazılarımla. Lisede başlayıp beğenmediğim yazılar döne döne bir hâl almaya başlar belki derken bir seyahat esnasında okuduğum şiiri  gazeteci arkadaşımız Fatma Hanım’ın tavsiyesi üzerine kitap olarak çıkarmak nasip oldu. S/özümüz Aşikâr adlı kitabımı kısmet olursa yeniden basmak istiyorum. Bu arada bir çocuk yayınında editörlük yapıyor; çocuk hikâyeleri, şiirler ve denemeler yazmaya devam ediyorum.

Yazma tutkusu olan, yazar olma hayalleri taşıyan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?

Yazı ve genel olarak ilimle meşgul olmak en başta akıp giden hayatı anlamak adına güçlü bir duruş. Yazma tutkusu olan kıymetli dostlara  en önemli tavsiyem beslenmeye dikkat etmeleridir. Bu dünyada ruhun beslenmesi iyi arkadaş ve güzel kitapla olur. Yemek seçerken gösterilen ihtimamı kitap ve arkadaş seçerken de göstermeliyiz. Zihin dünyamız sağlıklı olursa onun ürettikleri de kaliteli olur. Tavsiye kitaplar da olsa ön bilgi edinmeden zihin kapılarını açmak tehlikeli değil mi? Baktığımız, gördüğümüz, dinlediğimiz her şeyin kişiliğimiz üzerinde etkisi var dolayısıyla yazdıklarımıza da olacaktır. Sabırla en güzelini yapacaklar. Aşkla hangi zorluk aşılmaz ki?.. 

Yazarlık serüveninizde unutamadığınız bir hatıranızı paylaşabilir misiniz? ¹ 

Gâh Yemen'deki yanımda gâh yanımdaki Yemen'de denir ya. Söylediğiniz bir sözün,  bir kelimenin nerede, nasıl ve kime etki edeceğini bilemezsiniz. Bazen yanınızdaki anlamaz da uzaktaki nasibi bulur. Bana gerek eğitimci olarak gerekse yazıyla hemhal olma gayreti olan biri olarak mesuliyetimi hatırlatan bir anım var. Bir gün dersteyim, telefonum ısrarla çalıyor. Teneffüste çokça cevapsız ve sonuçta af dileyerek bir cevap… Nezaketen şiir kitabımı ulaştırdığım bir hocam, masasında duran kitaptan "Adı Hicran" adlı şiiri okuyan seksen yaşlarında bir dede iki gözü iki çeşme ağlıyor. Hocam da şairini tanıyorum, deyince bana ulaşmışlar. Yanına gittiğimde yitiğini bulmuş ana gibi "kurban olayım" deyip bir sarılışı vardı ki ondaki samimiyeti "kırk şair bir olsa anlatamaz". Kitabı dolduran okuyanın gönlüdür, denir. Selam olsun o güzel gönüllü insana ve nicelerine.

Harun Bey söyleşi için teşekkür ederiz.

Söyleşi: Mustafa Balaban

Bakmadan Geçme