Bir hafta bir yazar: Yılmaz ERGEN

İlk çocuğuna sahip bir ebeveyn heyecanı vardı. Mütevazı bir şekilde masamıza oturdu… Kitap serüveni berceste sözler, vecizeler ve letaif sözleri yıllarca öğrencilerine taşımış bir öğretmen. Bugün eğitimci arkadaşlarımın nasıl yüreklerine sekine sağlayacak sözler taşırım kaygısında olan bir muallim. Yazarımız kitabına Ağır Sözler Antolojisi ismini verse de, her söz ruhu ve bedeni adeta hafifleten bir içeriğe ve işleve sahip.

Yılmaz Hocam önce sizleri tanıyabilir miyiz?

1978’te Gaziantep’te doğdum. Sâdece 4 yıllık üniversite eğitimi -Hatay/sınıf öğretmenliği- ve 8 aylık askerlik görevi –Erzincan- sırasında ayrı kaldım doğduğum topraklardan. 2000 yılından beri öğretmenim. Şu anda Ölçme Değerlendirme Merkezinde çalışıyorum. Okul dışında STK ve belediye aracılığıyla gençlerin ve çocukların eğitimine katkıda bulunmaya çalışıyorum. Evliyim, üç çocuk babasıyım.

Yazma serüveni nasıl başladı. Yazma isteği ve yeteneğinin oluşmasında kimlerin katkı ve yönlendirmesi oldu?

İlkokullarda yazdırılan kompozisyonları, birçok çocuğun tersine zevkle ve titizlikle yazardım. Ortaokul ve lisede Türkçe/Edebiyat öğretmenlerimin sitayiş dolu sözlerinin yanında okul çapında da olsa kompozisyon yarışmasında birinci olmam bana yazma konusunda güven vermişti. Okuduğum usta yazarlar, hayatımda en çok gıpta ettiğim insanlar oldu.

Yılmaz Hocam yazma tutkusu olan, yazar olma hayalleri taşıyan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?

İyi bir yazar olmanın yolu, iyi bir okur olmaktan mutlaka geçer. Edebiyatın hangi alanında ilerlemesi gerektiğini bulmak, yazar adayının ikinci büyük görevidir bana göre. Sürekli yazmayı tavsiye ediyorum. Kalem, bize yol gösterecektir.

Kitaplarınızın veya eserlerinizin isimlerini öğrenebilir miyiz?

Ağır Sözler Antolojisi

Yazarlık serüveniniz de unutamadığınız bir hatıranızı paylaşabilir misiniz?

Annem, okuma yazma bilmez; babam da okuma yazmayı askerde öğrenmiş. Küçükken evde okuyabileceğim yegâne eser türü vardı: Babamın gazetelerin eki olarak aldığı futbolla ilgili kitaplar. Kapağında Maradona’nın Dünya’yı muhteşem sol ayağıyla sektirdiği ikonik fotoğraf olan geçmiş dünya kupalarının serencamını anlatan kitabı hâlâ çok iyi hatırlarım. İlk okuduğum kitaplar futbolla ilgiliydi ve bu, sonrasında da devam etti. İster istemez bir müktesebatım olmuştu. Arkadaşım ve meslektaşım Kerem Balyemez’in yıllardır çıkardığı ‘Spor ve Yaşam’ dergisinde yıllarca başka konular dışında futboldaki dünya kupalarının tarihini de kendi üslûbum ile bu sefer benim yazmam, bana hep manidâr gelmiştir. Bu anlamda bir çocuğun evindeki kültürel iklimin geleceğine çok büyük etkisi olduğuna inanıyorum.

Yılmaz Bey, söyleşi için zaman ayırdınız. Teşekkür ederim.

Söyleşi yapan: Mustafa BALABAN
 

Bakmadan Geçme