- Haberler
- İSLAM DÜŞÜNCE TARİHİNDE İMAM MATURİDİ VE MATURİDİLİK (5)
İSLAM DÜŞÜNCE TARİHİNDE İMAM MATURİDİ VE MATURİDİLİK (5)
İslamiyet birliği ve bütünlüğü emrettiği halde, mezheplerin hangi sebeplerle doğduğu sorusunu cevaplandırmak, Mezhepler Tarihinin çalışma alanıdır. Bilindiği üzere, şu bildiğimiz anlı şanlı mezhepler Rasulullah zamanında yoktu. Mezhepler İslam toplumunda sorunların ortaya çıkması ile doğmaya başlamıştır. İlk Müslümanlar, sorunlarını doğrudan Rasulallah'a aktarıyorlardı...
Hazırlayan: Abdulbaki BİLGİN*
Sonuç ve Tavsiyeler:
- Maturidi nin en özgün yönlerinden birisi, bilgi elde etme konusunu sistemli hale getirip, bütün çalışmalarını doğru bilgi üzerine inşa etmesidir.
- Bu açıdan Müslümanların medeniyet yarışında kadro dışı kalmış olmasının ve yaşadığımız feleketlerin sebepleri araştırılırken, bu sorunun bilgi boyutu yani bilgiye ulaşmada benimsenen yol konusu mutlaka gündeme alınmalıdır.
- Maturidi ,“ tevhid, risalet ve ahret inancının birleştiriciliği,”“ amel – iman ayrımı” ve “şirk hariç hiçbir günah insanı İslam dairesinden çıkartmaz” ilkelerine bir de “din - şeriat ayrımı” ilkesini ilave etmiştir. O’na göre “Din değişmez ama şeriat değişebilir. Allah, şeraitin peygamberden peygambere değiştiğini göstermiştir.”
- Maturidi’ye göre insan, kendisinin ve kainatın birer mümkün varlıklar olduğunu kabule dayalı bir ilkeden hareketle, mümkün varlıkları yaratan, ancak kendisi yaratılmaktan münezzeh olan, “zorunlu varlık”=”vacibi’l vücud” ilkesine ulaşır.
Bütün bunların yanında Maturidi’ye göre:6.“Her insan, bilincinde geliştirebildiği özgürlük kadar özgürdür.”7.“Kalbin ifadesi olmamak şartıyla, sadece dille sarf edilen inkar söylemi, sahibi için küfür sebebi olmaz.”
8.“Müminin, imanı konusun da ki bilgisi kesin olması gerektiği için, taklide dayalı bilgi ve imana itibar edilmez.”
9.Maturidi açısından, insanın akıl sahibi olmasından ziyade, onu doğru ve faydalı bir şekilde kullanmış olması önem arz etmektedir. Ancak tefekkür, tedebbür, teemmül, teakkul eden bir akıl, akıl olması bakımından, bir anlam kazanır.
Bu gerçekten hareketle şunu söyleyebiliriz: Müslümanların, 1400 yıllık tarihleri içerisinde, zaman aralıkları ile de olsa, pek uzun denebilecek süreçlerde yaşanmış ve hala yaşanmakta olan sıkıntılar ile maddi ve manevi mağlubiyetlerin temelinde, aklın etkin kullanılmaması ve hatta onun değersizleştirilmesi, serüveni yatmaktadır.
Maturidi örneği ile çözüm üretmeye çalıştığımız sorunlarımıza, Prof. Hasan Onat’ın yine Maturidi üzerinden ortaya koyduğu görüş ve düşüncelerinden yaptığım alıntılarla, yazımı tamamlamak istiyorum.
Biz, yeni bir medeniyetin mümkün olduğu ve Maturidi’nin din anlayışının bize ışık tutabileceği kanaatinde olduğumuza göre, bu devasa işe başlamadan önce mevcut din anlayışımızı sorgulayıp sonra Maturidi’nin din anlayışını konusunda ki görüş ve yorumlarını iyi tanımak zorundayız. Bu hususta şu iki sorunun cevabını eğri otursak da doğru olarak cevaplandırmalıyız. Birincisi; Müslümanların mevcut İslam anlayışları Kur’an’ın kurucu ilkelerine ve Hz.Muhammed’ın “en güzel örnek” olarak ortaya koyduğu tatbikata ne kadar uymaktadır? İkincisi; Müslümanların medeniyet bilincini yitirmelerinde ve medeniyet yarışının dışında kalmalarına din anlayışları etkili olmuş mudur?
Müslümanların önemli bir kısmı, İslam’ı hazır buldukları için, onun bilgi boyutu ile ilgili bir hassasiyete sahip olamamışlardır. Kur’an ın ifadesi ile “ataların dini” denebilecek olan bir din anlayışını sürdürmektedirler. Bu da, neyin din olup olmadığının bilinmez hale gelmesini, her şeyi dinleştiren söylemlerin, yaygınlaşmasını ve sağlıklı bir “tevhidi” hassasiyetin devam etmemiş olması sonucunu doğurmuştur.
Bizim tesbitlerimize göre, İslam’ın mevcut anlaşılma biçimi, gittikçe Kur’an’la ve Fıtrat’la irtibatını yitirmiş vaziyettedir. Müslümanların öncelikle insanca yaşayabilmek ve Müslüman kalabilmek için, yani bir medeniyet hamlesi başlatmasına ihtiyaç vardır. Bunun için de kendisini insanlığın öznesi konumuna getirmesi lazımdır. Özgürlük ve yüksek güven kültürü, medeniyetlerin ihtiyaç duyduğu temel alt yapı unsurlarıdır. Buna dayalı olarak da, yeniden bir medeniyet tesisi hedefi taşıyan Müslümanların, Yüce dinimizin korunmuş ana kitabı Kur’an-ı Kerim’in üzerinde yeniden bir düşünme ve yorumuna ihtiyaç vardır. İşte bütün bu konularda Maturidi’nin ve Büyük İmam Ebu Hanife’nin, Din ve Kur’an yorum metodu ve anlayışı bize ışık tutabilir. Bunu yapmakla, devasa bir hedef olan, günümüzü ve geleceğimizi inşa etme konusunda, çağdaş aydın ve araştırmacılarımıza büyük sorumluluklar düştüğü gerçeği yanında; göz ardı edilmesi asla düşünülemeyecek olan ve geçmişte yaşamış mütefekkir, müfessir ve müctehit imamlarımız tarafından meydana getirilen devasa medeniyet değerleri ve birikimlerimizden de faydalanmış oluruz. Bunu yapmakla, geçmişimize değer verip saygı göstermiş olmak gibi bir anlayışın gündem edilmesinden çok, günümüz Müslümanlarının ve tüm insanlığın buna ihtiyacı olduğu gerçeğini ısrarla gündemde tutmak daha doğrudur.
Faydalanılan Kaynaklar:
1, Prof. Dr. Hanifi ÖZCAN,”Türk Düşünca Hayatında Maturidilik”
2.Prof.Dr. Sönmez Kutlu, İslam Mezhepleri Tarihi ve İmam Maturidi ve Maturidilik
3. Prof. Er.Ethem Ruhi Fığlalı, Çağımızda İtikadi İslam Mezhepleri
4. Editör, Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, “Maturidi’nin Düşünce Dünyası” Muhtelif Ünversitelerin Akademisyenlerinden Makaleler: Şaban Ali Düzgün, -Muammer Esen, -Mehmet Özdemir, -Ethem Akif Koç, -Hülya Alper, –Hanifi Özcan, -Hilmi Demir
5. Nureddin Es-Sabuni, ”Matürüdiyye Akaidi”, Çeviren:Prof. Dr. Bekir Topaloğlu
6. Prof. Sönmez Kutlu, Prof. Hasan Onat, Prof. Ethem Ruhi Fığlalı ( ilgili makaleleri)
7. Prof. Neşet Çağatay - Prof. İbrahim Agah Çubukçu, “İslam Mezhepleri Tarihi”
*İlahiyatçı-Uzman Öğretmen/Mimar Sinan Mesleki Teknik Anadolu Lisesi-Kayseri
Bakmadan Geçme





