• Haberler
  • Gündem
  • Öğretim Üyesi Yazıcı 'Sosyal medya ve dijital mecralar dili yok ediyor'

Öğretim Üyesi Yazıcı 'Sosyal medya ve dijital mecralar dili yok ediyor'

ERÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Fikret Yazıcı, sosyal medya ve dijital mecraların dili yok ettiğini belirterek 'Sosyal medyaya girdik, dijitalleşmeye girdik, birçok boyutuyla günümüzde tartışılan ve araştırmalara konu olan bir alan. Aslında dil de bunlardan bir tanesi, dilin bozulması, yozlaşması, kitle iletişim araçlarının, bugün geleneksel medya olarak medya araçları olarak adlandırdığımız radyo ve televizyonun, ne kadar aslında daha masum kaldığını, sosyal medyanın, dijital mecraların aslında dili yok eden kocaman bir canavar olduğunun altını çizmemiz gereken bir durum diye düşünüyorum' dedi.

ERÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Fikret Yazıcı, Kayseradar ve Radyoradar ortak canlı yayınında ‘Hayatımız Eğitim’ programına katılarak moderatör Fatma Sağdıç’ın sorularını yanıtladı.

Erciyes Üniversitesi  İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Fikret Yazıcı, dijitalleşmenin toplumu etkilediğini, sosyal medyanın dili değiştirdiğini ve gençlerin kendilerini yazılı olarak ifade etmekte ciddi zorluklar yaşadığını belirtti. Yazıcı; “Sosyal medyaya girdik, dijitalleşmeye girdik, birçok boyutuyla günümüzde tartışılan ve araştırmalara konu olan bir alan. Aslında dil de bunlardan bir tanesi, dilin bozulması, yozlaşması, kitle iletişim araçlarının, bugün geleneksel medya olarak medya araçları olarak adlandırdığımız radyo ve televizyonun, ne kadar aslında daha masum kaldığını, sosyal medyanın, dijital mecraların aslında dili yok eden kocaman bir canavar olduğunun altını çizmemiz gereken bir durum diye düşünüyorum. Ben bununla ilgili de elimden geldiğince yazıp çizmeye çalışan insanlardan birisiyim. Çok net bir şekilde bilmiyorum, bunun aslında sosyolojideki hocalarımız bunu çalışıyor, sosyoloji çalışıyor, psikoloji, aile, toplum bilimciler ayrı çalışıyor, biz de ayrı çalışıyoruz. Gerçekten yeni jenerasyon, özellikle Z kuşağı diye adlandırdığımız 2000 sonrası ve 2000 sonrası doğanlar kastediyoruz, aslında sizler de eğitimci sınıf, karşılaşıyorsunuz çok fazla. Onlar için hız hayatlarının merkezinde, hızlı konuşup, az konuşup çok şey anlatma derdinde, çok çabuk sıkılıyorlar. Dolayısıyla bu onların bütün yaşamlarına yansıyor. Bugün Millî Eğitim’de çalışan öğretmen arkadaşlarla da konuştuğumda, üniversitedeki hoca arkadaşlarla da konuştuğumda, kendilerini yazılı olarak ifade etmekte gerçekten çok büyük problem yaşayan bir jenerasyonla karşı karşıyayız. Niye? Çünkü onlar için yazmak zaman kaybı, çok uğraşmak istemiyorlar, hızlı bir şekilde ellerindeki telefonlardan izledikleri o hızlı videoların bir simülasyonunu yaşıyorlar. Her şey hızlı olsun, çok uğraşmayayım, ilgimi çekiyorsa eh işte biraz takip ederim, bakarım, ilgimi çekmiyorsa da benim işim bitmiştir. Biz konuşmada hep şeyin altını çizeriz Fatma Hanım, yani zihinsel etkinlik en önemli unsur. Zihinsel etkinlik yoksa konuşmaya, iletişim fakültesinde biz gazeteciler yetiştiriyoruz, işte haberci, editör, senarist, kameraman, görüntü yönetmeni, yönetmen, halkla ilişkiler ve reklamcılık uzmanı vesaire. Ben arkadaşlara bütün bölümlerde derse girdiğimizde hep şunu söylüyorum, zihinsel etkinlik yoksa dudağına gelmez, kalemine gelmez, deklanşörüne gelmez, klavyene gelmez. Zihnin dolu olursa gelir. Zihnin nasıl dolu olacak? Dolayısıyla benim çok okumam lazım. Gerçekten okuyacağız. İşte yeni jenerasyonda yaşadığımız en büyük problemlerden bir tanesi de o, okumuyor arkadaşlar. Okumadan, sana diyorum, niye geldin? İşte yönetmen olmak istiyorum. Çok iyi film izliyor musun? İzlemiyorum. Çok roman okuyor musun sen? Hayır, okumuyorum. Çok roman okursan senaryo yazman güçlenir. Haber okuyor musun? Köşe yazarı olmak istiyorsun ya da editör olmak istiyorsun, okumazsan olmaz. Bunlar, bu bahsettiklerim tamamı kişiyi zenginleştiren unsurlar. Bu zihinsel etkinlik süreci gerçekleşirse, yani şöyle düşünün, boş bir bardak her taraftan dolacak, dolduktan sonra taşmaya başlar. Benim arkadaşlara hep söylediğim, naçizane, bizi şu anda izleyen, dinleyenlere de tavsiyem bu, özellikle ebeveynler çocuklarına, yakınlarına mutlaka okumayı tavsiye etsinler. Ya gerçekten, işte dijitalden de okuyabilirler ama kitabı, gazeteyi, dergiyi fiziken eline alıp okumak da çok keyiflidir” ifadelerini kullandı.

Bakmadan Geçme

Kayseri Gündem - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
WhatsApp İhbar Hattı
0533 704 84 10
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!