- Haberler
- Kültür Sanat
- Bir hafta Bir Yazar: Fazıl ÖZDEN
Bir hafta Bir Yazar: Fazıl ÖZDEN
Tababet alanında kalmayıp edebiyat alanında da kendini gösteren bir kültür insanı. Beyaz önlüğünün cebinde stetoskopla birlikte şiir mısraları taşıyan bir hekim. Toplumsal sorunlara bigane kalmayıp aktif rol alan bir aktivist. Nahif üslubuyla kendini dinleten bir yazar.
Fazıl Bey önce sizleri tanıyabilir miyiz?
1969’da Çorum’un Osmancık ilçesinde dünyaya geldim. 1979’da Çorum’un Dodurga ilçesi Çiftlik Köyü İlkokulundan, 1986’da Çorum İmam Hatip Lisesinden ve 1997 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden, 2022 yılında Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum.
2013 yılında Türk Hava Kurumu Üniversitesinde İşletme Yüksek Lisansı yaptım.
1997’de Ankara Altındağ Belediyesinde kurum tabibi olarak başlayan meslek hayatım, Sayıştay Başkanlığında kurum tabibi ve Sağlık Bakanlığında tabip ve idareci olarak çeşitli görevlerle devam etti. Halen Bulancak ilçesi Şehit Nuri Günendi Aile Sağlığı Merkezinde Aile Hekimi olarak görev yapmaktayım.
Veya, Kültür Çağlayanı, Aşkın e-Hali, Sebilürreşat ve Şehir Defteri kültür, sanat ve edebiyat dergilerinde ve Yeşil Giresun Gazetesinde yazı ve şiirlerim yayımlandı.
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “II. Uluslararası Kahramanmaraş Şiir ve Edebiyat Günleri” kapsamında gerçekleştirilen Yetişkinler Arası “Yunus’un Sesi” Temalı Şiir Yarışmasında “Birincilik” ödülü ile ödüllendirildim.
Türkiye Yazarlar Birliği Giresun Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi, evli ve 2 çocuk babasıyım.
Pekala Fazıl Bey, yazma serüveni nasıl başladı? Yazma isteği ve yeteneğinin oluşmasında kimlerin katkı ve yönlendirmesi oldu?
Yazma isteğim ve yeteneğim hiç desteklenmedi. Bilakis ortaokul ve lise yıllarımda Türkçe ve Edebiyat öğretmenlerim tarafından mezara koyulduğumu söyleyebilirim. Onun için de orta okulda yazdığım şiirleri yaktıktan sonra (Allah için bu eylemimde öğretmenlerimin suçu yoktur) kırklı yaşları geçene kadar bir daha şiir yazmadım.
Yazmaya başlamamı ilk kitabımın arka kapak sayfadan ifade edebilirim: “Ne zaman ki artık anlamak ve anlaşılmak sınırları aştı, muhabbette kelimeler anlamını yitirdi, gözlerin ve gözyaşlarının, kalbin ve kalpsizliğin anlattıkları cümlelere sığmadı ben de yazmaya ve yazdıklarımı biriktirmeye başladım.” Biraz hüzün, biraz kırgınlık ve kızgınlık, biraz ümit, biraz sevgi biraz sitem derken yazma heyecanım devam ediyor.
Fazıl Hocam, eserlerinizin isimlerini öğrenebilir miyiz?
“Şiirler” ve “Bir Bakış İçin” ismi ile yayımlanmış iki şiir kitabım mevcuttur. Ayrıca “Yaşadığımız Giresun”, “Değerler Dünyamız”, Giresun Şiir Antolojisi” kitaplarına hem şiir ve yazılarla hem de yayın kurulunda yer alarak katkı sağladım. Yine M. Hanefi İspirli’nin hazırladığı “Kudüs Şiirleri”, Gaziantep Belediyesinin hazırladığı “Bayrak Şiirleri Antolojisi” ve Kepez Belediyesinin hazırladığı “Ahmet Hamdi Tanpınar’la Anlardan Anılara Antalya” kitaplarında yazı ve şiirlerimle yer aldım.
Fazıl Bey, yazma tutkusu olan ve yazar olma hayalleri taşıyan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?
Bol bol okumalarını, önce gönüllerini doldurmalarını tavsiye ederim. Okumaktan keyif alıyorlarsa yazmaktan da keyif alacaklardır. Zevkle yapılan her iş mutluluk üretir. Ve üretilen mutluluk insanlara dokunarak iz bırakır. Onun için kamil insan olma yolunda yolcu olmalarını ve yolcuğun tadına vararak yol yürümelerini tavsiye ederim. Bol bol okuyarak.
Son olarak Fazıl Bey, yazarlık serüveniniz de unutamadığınız bir hatıranızı paylaşabilir misiniz?
Yazmaya yeni başladığım yıllardı. Şiirler yazıyorum yaptığım bu işten de müthişte keyif alıyorum ve yaptığım işin kıymetini görmek kendimi kendime ispat etmek istiyorum. Bunu nasıl yapabilirim diye düşünürken bir şiir yarışması ilanı gördüm. Gaziantep Belediyesi “Bayrak” şiiri yarışması düzenliyor. Ben bir şiirle katılayım istedim. Fakat şiiri yazmaya bir türlü başlayamıyorum. Kalemi her elime aldığımda, Arif Nihat Asya’nın “Bayrak” şiirinden; “Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidim son örtüsü, Işık ışık dalga dalga bayrağım” dizeleri aklıma geliyor ve kalem elimden düşüyordu. Bu şiirin üstüne bayrak şiiri yazılmaz diyordum. Sonra bir gün şiiri açtım ve tamamını okumaya başladım. Ne zaman ki; “Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.” dizesini okudum, ruhum aydınlandı sanki. Burada bir vasiyet vardı. Bu vasiyeti yerine getirmek ve bir “Bayrak” şiiri yazmak boyun borcu olmuştu. Ondan sonra dilim çözüldü, kalemime mürekkep doldu ve ilk “Bayrak” şiirimi yazarak yarışmaya gönderdim. Derece alamadım belki ama antolojide yer almak bile benim için gurur oldu.
Fazıl Hocam, vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Söyleşi: Mustafa Balaban
Bakmadan Geçme





