İlkesel İslam - İsmail ARSLAN

İlkesel İslam


İlkesel İslam diyorsunuz, kastınız nedir diyenler okusun lütfen:

Arap ve Farisi'nin örfünü dinleştirip, İslam'ın evrenselliğini iddia ediyoruz.

Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem evet Arap'tı; ama o, 'üstünlük takvadadır' dedi ve takva için de adres gösterdi.

Peygamber aleyhisselam'ı sevmek, kuru bir kalıp ile onun gibi giyinmek, onun gibi yemek içmek ile ifade edilip, özde iman sakala, cübbeye sarığa indirgendiğinde, birileri bunu diline dolayınca 'yuh!' diyenlere acı acı tebessüm ederim; başka değil...

'Takva buradadır' diye kalbini işaret eden, sanırım giydiği entarinin cebini kastetmemişti.

Ya da 'oldu, bütün dünya çöl iklimli Arabistan yemek, giyim ve cemiyet kültürünü benimsesin. bunun adı İslam inancı olsun...' Bu mu iş?

Kızılderili sarık takınca ciddi müslüman mı olmuş olacak?

Kepi mezuniyetinde havaya fırlatanın adam olmuşluğu gibi!

Yok yok şöyle olsun: İnsanların imanından önce kılığına bakılsın. İman ölçerimiz de kılığımız olsun!

Gömlek cebinde misvak taşıyan Kızılderili en dindar müslüman olsun!

Söze 'binaenaleyh' ile başlayan en sıkı mütedeyyin, 'başarılar' yerine 'muvaffakiyetler' dileyen en sadık mümin olsun.

Yine de hamd olsun ya Rasulu Muhterem aleyhisselam, Antartika'dan va'z etseydi dinini! Yağlanmayanı gavur ilan ederdik herhalde! 

Ya da Kızılderili bir kabile'den cihana yayılsaydı İslam, tamtam çalmak, duman tüttürmek, gece ateş etrafında dans etmek ile  bilinecektik belki de İslamlık sıfatımızla!?

Ben Kızılderili lisanını dilime hakim kılınca Allah'ın hoşnutluğunu kazanmış müslüman mı olacaktım?

Aleyhisselam'ın yaşamını örnek almak...

Bu nasıl oluyor?

Aleyhisselam yalan söylemezdi mesela. Bu yaşamından örnek alacağımız bir husus olarak algılıyorum. Kırmazdı, zarifti, merhametliydi, dinini yaşamada cesurdu, abitti, zakirdi, işlerde liyakatı gözetirdi, adil ide, affedici, örtücü, şefkatli, tevazu sahibi v.s...

Bunlar işte dinin ortak paydaları...

Yeme içmede ölçüler de mesela hep asılda nezafet ve nezaket odaklıdır. Az yemek, ölçülü yemek, yemek öncesi, sonrası temizlik v.s.. Bunlar sünnet olan... 

Yani maksatlar irdelenmeli...

Din terminolojisinde mekasıda/gerekçe, amaçlara hakim olmak bir çok mevzuyu çözmeye bir vesiledir.

Diş bakımı sünnettir. Oburluk yapmamak sünnettir. Temiz ve iklim şartlarına göre ve bol giyinmek sünnettir gibi...

Faraza Amerika'dan Kızılderili, sahabe olmuş ve dini yaymaya da Amerika'ya gitmiş olsaydı aleyhisselam devrinde, yanında misvak ağacı mı götürmeliydi ağız temizliği adına gibi...

Örneklemeler çoğaltılır, amaç bu açılı...

Aslında işin içinde enteresan işler var:

İmam Azam rahimehullah'ın mezhebi ve Maturidi itikadı zaman içinde nasıl Eşarileşmiş ve Şafiileşmiş bilmem hiç araştıranınız oldu mu?

Maturidi rey ehlidir. Aklını kullanır ve kuralın hikmetini araştırır, anlamaya ve bilinç ile uygulamaya gayret eder.

İçerilerde öyle derin meseleler var ki, İslam terminolojilerinin/ıstılahlarının sosyolojik etüdlerini yapmamak/yapamamak gibi bir moda gelişmiş kendi kendine.

Halbuki din en büyük sosyal gerçeklerdendir ve dinin sosyolojik değerlendirmeleri oldukça ihmal edilmiştir.

Kalplere işaret eden dini ortaya koyandır. Hakkında ismen Ayet ve Hadis olmayan hiçbir bilinen insan, ne Cennetten uzak, ne de Cehenneme Cennetten daha yakındır.

Hesapları Allah Teala kesecektir. bu konuda sözü şimdilik uzatmayı düşünmüyorum. 
İslamdaki sîret ve sûret dengesini kurmak, ne ne amaçla, neden, nasıl sorularında doğru soruyu, doğru cevap için kullanmak zor bir hadise.

Yığın yığın ölüyoruz artık. Son yüzyılda şu ana kadar yaşayan insanların toplamı kadar insanı toprağın altına yolculadık. Bir mana arayışı belki gereksizdir; ama ben kendi kendime konuşuyorum ya, bir problem yok...

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
10Ara

İnsanlık Sınıfta Kaldı

06Ara

Görüşlerim

02Ara
01Ara
27Kas

Bazı Tespitlerim