Mahcup ve Mahzunuz Ya Resulullah
Ya Resûlallah (sas)! Sen âlemlere rahmet, bizleri ilahî bir lütuf idin. Sana hakkıyla ittiba edemedik, tabi olamadık. Heyhat ki bu gidişle Mevla'nın muhabbetinden ve mağfiretinden de mahrum kalacağız. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Bir Mevlîd-i Nebî Sene-i Devriyyesi Münasebetiyle
*MAHCÛB VE MAHZÛNUZ YA RESÛLALLAH*
Ya Resûlallah (sas)! Sen âlemlere rahmet, bizleri ilahî bir lütuf idin. Sana hakkıyla ittiba edemedik, tabi olamadık. Heyhat ki bu gidişle Mevla’nın muhabbetinden ve mağfiretinden de mahrum kalacağız. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! Sen bize ‘üsve-i hasene’/‘en güzel örnek’ idin, seni kendimize layıkıyla örnek ve kılavuz edinemedik. Mahcûbuz Ya Resûlallah!
Ya Resûlallah! Getirdiğin Kerim Kitab’la, uyguladığın sünnet-i seniyyen ile insanlığa merhametin kaynağı, hakkın sadâsı, adâletin güneşi, vicdanın sesi, kalblerin tabibi, kurtuluşun reçetesi oldun. Kıymetini bilemedik, değerini idrak edemedik. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah biliyor musun, kimileri senin adına hadis uydurdu, kimileri hadislerini istismar etti. Hiçbir zaman eksik olmadılar. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah, biliyor musun, kimileri de çıktı senin en güzîde ashabına, dostlarına lanetler okudular. Onları tekfir ettiler, küfür ve irtidatla itham ettiler, adlarına bile tahammül edemediler. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Biliyor musun Ya Resûlallah! Birileri zuhur etti, seni sadece postacı gibi gördü, vazifeni yalnız tebliğe indirgedi. Kur’an’ı beyan etmeni sana çok gördü. Ama o birileri saatlerce Kur’an’ı açıklamayı, ciltlerce kitap yazmayı kendilerine hak bildiler. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! Sen bize gönderilen rasul ve nebi olarak son peygamberdin. Birileri çıktı senin resul ve nebi yönlerini birbirinden ayırıp hadislerinin/sünnetinin bağlayıcılığını tartışmaya açtılar, şüpheler saçtılar. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Biliyor musun Ya Resûlallah! Birileri daha ileri gitti. “Kur’an bize yeter!” deyip, senin hadislerini/sünnetini yok sayıp devre dışı bıraktı. Kur’an’ı istedikleri gibi anlayıp istedikleri gibi açıkladılar. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Biliyor musun Ya Resûlallah! Kimi çıktı en sevgili eşin, ömrün boyunca vefa gösterdiğin, sana ilk iman eden, yoldaşın, hayat arkadaşın, çocuklarının annesi Hatice’ni bile diline doladı. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Biliyor musun Ya Resûlallah! Hiçbir zaman dünya, makam, şöhret, mal ve kadın gayen olmadığı halde evliliklerine hayasızca dil uzattılar. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah, sen güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilmiştin. Senin ahlâkın Kur’an’dı. Kur’an senin ahlâkına medh-ü senada bulunmuştu. Ümmetinde ahlâk kalmadı. Ahlâk en büyük noksanımız oldu. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! Beş vakit namazı camide kılmayı dinin şiârı kılmıştın. Keyfi olarak namaza gelmeyenlere çok öfkelenmiştin. Camiler cemaatsiz, bomboş, ıssız ve sessiz kaldı. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Rasulullah! “Namaz dinin direğidir”, “Namazı olmayan dinde hayır yoktur.” “Namazını kılan dinini ikâme etmiş, kılmayan yıkmıştır.” buyurdun. Namazlar şekle döndü, namazsız müslümanlık icad oldu. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuştun. Aldatmak sıradan oldu. Aldatan akıllı, aldanan saf oldu. Şu halimizle hâlâ biz senden miyiz, senin yolunda mıyız, anlamaz olduk. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! Risaletinle cahiliye çağını kapattın, cahiliyyenin teşhir ve çıplaklığına son verdin. Ya Resûlallah, örtü diye bir şey kalmadı, insanlık cahiliyyede çağ atladı, sokaklar anadan üryana döndü. Mahcûbuz ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! “Allah’ın en sevmediği helal boşanmadır.” buyurmuştun. Boşanmalar patladı, eşlerin birbirine tahammülü kalmadı, aileler dağıldı, çocuklar anasız babasız kaldı, eşler cani oldu. Mahcûbuz ya Resûlallah.
Ya Resûlallah!
Dünyaya ve cazibelerine karşı hep bizi uyardın. Ama dünyevileştik, dünya için yaşar olduk, ahireti unuttuk. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah. Kız çocukları seninle hayat buldu, masum bedenleri diri diri toprağa gömülmekten seninle kurtuldu. Ama narin bedenleri, gelecekleri, hayatları, hayalleri vicdansız ellerin pençesinde yine kara topraklara gömüldü. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! “Müslüman, dilinden ve elinden diğer Müslümanların emin olduğu kimsedir” buyurmuştun. Müslüman Müslümana güvenemez oldu. Müslüman Müslümana bir şeyini emanet edemez oldu. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah.. Ne güzel hadisler buyurdun, ne güzel sünnetler ortaya koydun. Her hadisinin, her sünnetinin bir amacı, bir maksadı vardı. Ama mana ve maksatları göz ardı edildi. Sünnetin şekilciliğe ve lafızcılığa büründü. Sünnetini çağa taşıyamadık, sünnetinin özünü, hikmet ve maksadını idrak edemedik. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah.. Renkleri, dilleri, ırkları farklı insanları tevhit potasında erittin ve birleştirdin. Hepsini kardeş kıldın, iman bağı ile birbirine bağladın. Takva dışında bir üstünlüğün olmadığını ilan ettin. Zalime arka çıkan asabiyeti kaldırdın. Ama ümmetin ırklar, diller, renkler üzerinden ayrıştı, birbirine hasım oldu. Birlik bozuldu, kardeşlik gitti. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! “Birbirinize sevmedikçe gerçekten iman etmiş olamazsınız” buyurdun. Birbirimize sevgimiz, hürmet ve muhabbetimiz kalmadı. Birbirimize tebessümü esirgedik, bireyselleştik. Kendimiz için istediğimizi, mü’min kardeşimiz için isteyemez olduk. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! “Mü’minler birbirine kenetlenmiş bir binanın tuğlaları gibidir” buyurdun. Birbirimizden koptuk, tespih taneleri gibi dağıldık. Bölündük, parçalandık. Ne gücümüz kaldı ne heybetimiz. Mahcûbuz Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! “Bir kötülük gördüğünüzde elinizle, dilinizle düzeltin, değilse kalbinizle buğzedin. Bu ise imanın en zayıfıdır” buyurdun. İmanlar zayıfladı, iman kalmadı. Gazze’de masum bebekler diri diri yakılırken, binlerce mazlum ve masum gözlerimizin önünde katlederken elimizle dilimizle zulme engel, kötülüğe mani olamadık. Sadece kalbimizden zalimlere nefret duyduk, olup biteni seyretmekle yetindik. Mahcûbuz ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! “En hayırlı kazanç/rızık, kişinin kendi elinin emeğiyle/alın teriyle kazandığıdır” buyurdun. Çalışmadan, üretmeden, kolay yoldan kazanmak asıl oldu. İş beğenmez olduk. Faiz geçim yolu, rüşvet kazanç kapısı oldu. Ne bereket kaldı ne huzur. Mahcûbuz ya Resûlallah.
Ya Resûlallah, cehd ve cihadla kötülüklerin ve zulümlerin hakkından geldin. Müslümanlar cihadla izzet buldu. Cihadı terkettik, zillete düçar olduk, düşmanların oyuncağı haline geldik. Mahcûbuz ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! “Emaneti ehline verilmediğinde kıyameti bekleyin” buyurdun. Ehliyet ve liyakat kalmadı, işler rayından çıktı. Kıyametimiz koptu. Mahcûbuz ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! Getirdiğin değerlerden uzaklaştık. Sonra ne mi oldu. Her yönden bozulma ve sapmalar zuhur etti. Fıtratlar değişti, insanlık bozuldu, cinsiyetsizlik moda oldu, itikat ve inançlar tahrife uğradı, ateizm ve deizm akılları ve ruhları istila etti, gıdalar bozuldu, havalar değişti, iklimler bozuldu. Mahcûbuz ya Resûlallah.
Ya Rasullallah! Bunları dile getirmekle muazzez ruhunu incittiysek bağışla bizi. Sürç-i lisan ettikse affet bizi Ya Resûlallah.
Ya Resûlallah! Genel ahvâl böyle olsa da “Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere bulunacaktır” buyurduğun gibi sana layık olmaya çalışan, yolunda olan, senin muhabbetinle yanan, seni örnek ve rehber edinen, nebevi mirasına varis olan ümmetin de var. Sen bize ümitsizliği yasakladın. Her şeye rağmen ümitvarız Ya Resûlallah! Bu tünelden ümmetin çıkacak, hak gelecek, batılın gölgesi kalkacak, zifiri karanlıklar yerine aydınlık sabahlara bırakacak, kalpler ilahi ve nebevi nurun ışıklarıyla aydınlanacak. Zulüm ilelebet payidar olmayacak. İnsanlık uyanacak. İslam’ın nuru ile yeniden hayat bulacak. Dünyaya fesad ehli değil, muslihler hakim olacak. Çalışırsak, kendimize gelirsek, hak ve hakikat, erdem ve fazilet yolunda seferber olursak sünnetullah tecelli edecek.
Hamdlerin en güzeli seni âlemlere rahmet olarak gönderen Yüce Rabbimize mahsustur. Salât ve selâm, her türlü tahiyyât ve ihtirâm, senin, âl ve ashâbının üzerine olsun Ya Resûlallah.
Âlemlere teşrifin ve mevlidinin sene-i devriyesi ümmetine mübarek olsun Ya Resûlallah.
11 Rebiülevvel 1446
14 Eylül 2024 Cumartesi
Muammer BAYRAKTUTAR